31 Aralık 2010 Cuma

Allah’i bir neden icin arayan kisi

„..Allah’i bir neden icin arayan kisi, talep ettigi seye aittir ve Allah’tan aradigindan baska bir seyi elde edemez.
..Allah’a herhangi bir sey nedeniyle ibadet eden kisinin taptigi ve rabbi, sözkonusu seydir. Allah onun taptigi seyden uzaktir ve o taptigina aittir.“

Muhyiddin ibn ARabi(r.a.)
Futuhat II-49

Tenzih Menzili

Gercekte tenzih eden, özü geregi nezih olandir. Sadece tenzihin konusunun hakkinda mümkün oldugu kimse, tenzih yapabilirki o da yaratilmistir.Bu nedenle, tenzih tenzihi yapana döner. Hz Peygamber(s.a.v.) söyle buyurur: „iste bunlar size dönecek amellerinizdir.“ Kimin ameli tenzih ise, kendisine tenzih ameli döner ve böylece onun idrak mahalli, Hakka yarasmayan birseyden uzaklasmis olur. Bu noktada biri, Allah’in büyüklügünü yüceltmek icin, „subhani“ (kendimi tenzih ederim) demistir.Bunun icin sair söyle der: „Bahcesi meydana cikmistir.“ Bu durum, tenzihin Yaraticisini tenzih eden kulun mahalline inmesinden ibarettir.“Allah hakki söyler ve dogru yola ulastirir.“

Muhyiddin ibn Arabi(r.a.)
Futuhat II-53

Bayezid Bistami (r.a.)

Aciz, zayıf ve muhtaç bir kul olarak, Seni sevmemde yadırganacak hiç bir şey yok. Şaşılacak şey şudur ki, Allah, Padişah ve hiç bir şeye muhtaç olmayan bir Gani iken Sen, beni seviyorsun!

Bayezid Bistami (r.a.)

27 Aralık 2010 Pazartesi

Vera

(ilahi)Emir yeryüzüne varıncaya kadar unsurlara indiğinde tortusu artar. Bu durum testideki yağ ve sıvı şeylerin tortusunun asağıya çöküp üstünün duru kalmasına benzer. İlahi emrin tortusunun artmasının nedeni, doğa aleminin karşılaştığı bilgi ve tecelli nurlarını algılamayı engelleyen perdelerdir.Bu engeller, şehvet kirleri, dini bakımdan kuşkulu şeyler,dilde, bakışta,duymada, yiyecekte,içecekte, giyecekte, binekte ve cinsel konuda(kuşkulu şeylerden uzak durmak anlamındaki) veranın yoksunluğu, helal olsalar bile, kendilerine tam olarak saplanmak ve yönelmek nedeniyle arzuların yol açtığı kirlerdir. Ahiret sehvetleri, dünya şehvetlerinden daha büyük olsa bile, orada şehvetlere yönelmek tecelliyi engellemez. Çünkü orada tecelli gözleredir, gözler ise şehvet mahalli degildir. Orada, yani dünyada tecelli ise iç gözlere ve içedir, dışa degildir. İç ise arzu mahallidir. Arzu ve tecelli ise bir mahalde toplanmaz. Bu nedenle arifler ve zahitler, bu dünya hayatında arzularını yerine getirmeyi ve onun arzularıyla ilgilenmeyi azaltmişlardır.

Muhyiddin ibn Arabi Hazretleri(r.a.)
Futuhat, I-448

25 Aralık 2010 Cumartesi

Hz.ALi (r.a.)

"...Hz. Ali (k.v.)’nin şöyle dediği rivayet edilir: “büyüyüp Rabbimi tanımadan, küçük yaşta ölüp cennete girmek beni sevindirmezdi. Allah Teala’yı en iyi tanıyan kimse, haşyeti en fazla, ibadeti en çok ve Allah için nasihatı en güzel yapandır!”..."

İmam-ı Gazali (r.a.)

sevda içinde tek başına bırakmaz

Seni, kimseye muhtaç olmadan tek başına yaratan o eşsiz varlık, seni sevda içinde tek başına bırakmaz... Kendi içine kapanıp hayaller, düşünceler meydana getirdiğin evde, yani senin gönül evinde, seni yalnız bırakmamak için, sana yüzlerce güzel yüzlü eş, dost belirtir.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (r.a.)

23 Aralık 2010 Perşembe

Dostum ancak Alemlerin Rabbidir

İbrahim: "Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme" demişti.

Şu’arâ 75-89

Dünya kendini birakma yeri degildir.

"Binanaleyh kulu laubalilikten ve dünyada ahirette olacagi gibi davranmaktan alikoyan sey, yükümlülüktür.(teklif)Onlar dünyadan ayrilincaya kadar, efendilerinin emirleriyle ilgilenir.Bir isleri kalmadiginda ise, kullugun gerektirmis oldugu serbestlik makamina yerlesirler.Bu durum ise ancak ahirette olabilir.Cünkü yükümlülük onlar icin dünya hayatinda her nefes sürer.O halde bu dünyada kendini birakan herkes, biraktigi ölcüde Allah’a dair bilgiden eksik kalir, kendisini herhangi bir an birakmayanin derecesine ulasamaz.Cünkü kendisini biraktiginda, pekcok nefesi gecirmis, üzerindeki yükümlülük sorumlulugundan habersiz kalmistir. Bu yükümlülük, onun kendini birakmasiyla ilgilenmesini engeller.

Dünya kendini birakma yeri degildir."


Muhyiddin ibn Arabi (r.a.)
Futuhati Mekkiye

21 Aralık 2010 Salı

Hep O'dur. Hep O'ndandır.

Mevlana, birgün oğlu Bahaeddin'i sıkıntılı görür. Eğitimci bir baba ve ruh terbiyecisi olarak hemen harekete geçer. Gerisini oğlu Bahaeddin şöyle anlatıyor:

Birgün bana büyük bir ruh bezginliği ve iç sıkıntısı geldi. Beni bezgin ve sıkıntılı gören babam sordu:
"Birinden mi incindin? Niçin böyle sıkıldın?"
Ben de "Bilmiyorum, bu ne haldir" dedim.
Babam ayağa kalktı ve yan odaya girdi. Biraz sonra bir kurt postunu başına geçirerek yanıma geldi ve çocukları eğlendirmek için yaptığı gibi, " Buu..Bu..Buuuu!" diye sesler çıkarmaya başladı.
Babamın bu hareketine çok güldüm. Onu bana karşı böyle görmek, beni anlatılamayacak kadar neşelendirmişve güldürmüştü.

Babam, " Bahaeddin, eğer latif bir sevgili sana sıkı sıkıya bağlansa, daima senle şaka şenlik etse ve sonra birdenbire yüzünün şeklini değiştirip yanına gelse de sana "bu bu buu" dese ondan hiç korkar mısın? " dedi.

Ben de "Hayır, korkmam." dedim. Bunun üzerine buyurdu ki:

"Seni sevindiren, seni sevinç ve neşe içinde tutan sevgili, seni üzen ve kendisinden sıkıntı duyduğun aynı sevgilidir. Hep O'dur. Hep O'ndandır. o halde niçin boş yere üzgün duruyor, sıkıntının elinde aciz kalıyorsun? İçinde sıkıntı görünce onun çaresine bak; çünkü dalların hepsi aynı kökten biter. İçinde genişlik, ferahlık görünce de ona su ver. Kalp ferahlığının verdiği meyveyi de dostlara ve ahbaplara sun!"

Aşk Çağlayanı Mevlana / V.Vakkasoğlu

Selam

Bir seyhim, “Bize ve Allahin iyi kullarina selam olsun „ veya “Size Selam olsun“ dedigimde söyle demisti: “bir yoldasina selam verdiginde, Allah’ in yeryüzünde ve gökteki ölü ve diri bütün iyi kullarini aklina getir.Cünkü selamin bu makamdan sana iade edilir.Selamin ulastigi Hakka yakin her melek veya temiz ruh, mutlaka selamini alir.Selam bir duadir.Böylece duan kabul edilir ve kurtulusa erersin.Allah’ in heybetinde kendisini kaybetmis, O’nunla ilgilenip kendisinden gecmis kullarindan birisine selamin ulasmadiginda-Halbuki bu genel ifadenle onlarada selam verdin.- onlar adina selamini Allah alir.Hakkin selamini almasi sana seref olarak yeter.Keske kimse verdigin selami duymasaydida, Hak onlarin yerine selamini alsaydi.Böyle birsey senin adina daha büyük seref olurdu.“

Muhyiddin ibn Arabi Hazretleri(r.a.)
Futuhat, I-411

16 Aralık 2010 Perşembe

Amiin

"Yolunu şaşırmışlara rehber olan Hâlık!
Cânımıza safâ, gönlümüze aşk, gözümüze nur ver. Ve bize iyi olan her ne var ise fazl u kereminden onu ver, Yâ Rab, gönlümüze rahmet-i cân ver, Herkesin derdine basîretler dermânı ver. Bu kulun neyin olması gerektiğini nereden bilsin? Bilen sensin, her neyi biliyorsan onu ver."

hz.mevlana(k.s)

14 Aralık 2010 Salı

kulluk

"...Böylece kulluk, bana nüfuz etmiş, otoritesi ortaya çıkmış, kendim ile efendilik mertebesi arasına perde olmuştur. Bu nedenle Allah'a hamdolsun.

Nice şeye çağrıldım ve icabet etmedim. Allah izin verirse, ahirette de mutlak bir kul olmak isterim. Allah beni bütün aleme sahip kılsaydı, onda sadece Allah'a kulluğa sahip olur, alemin bütün kulluğunu zatım yerine getirirdi..."

İbn Arabi (r.a.)

7 Aralık 2010 Salı

Zikri bu donmuş fikre güneş yap.

"...Ben bu kadarını söyledim, ötesini sen düşün. Fikrin donmuşsa , düşünemiyorsan yürü, zikret. Zikir, fikri titretir, harekete getirir. Zikri bu donmuş fikre güneş yap.
İşin aslı cezp eder. Fakat kardeş , işten kalıp o cezbeyi bekleme. Çünkü işi bırakmak, nazlanmaya benzer. Canıyla oynayan hiç nazlanabilir mi? Ogul, ne kabul edilmeyi... düsün, ne reddedilmeyi..."

Mevlana Celaleddin-i Rumi k.s. Mesnevi