26 Eylül 2011 Pazartesi

Çünkü üstünlük - hangi konuda olursa olsun - bilgi fazlalığıyla gerçekleşebilir.

Allah Teala alemdekilerin bir kısmına gösterdiği hakikatleri herkese gösterseydi Gafur olmayacağı gibi alemde kimse kimseden üstün olmazdı. Çünkü üstünlük - hangi konuda olursa olsun - bilgi fazlalığıyla gerçekleşebilir.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

19 Eylül 2011 Pazartesi

Akıl sahibine aklın vereceği fayda budur.

Akıllı insan , teenninin bulunduğu bir işte acele etmemeli ve Hakkın kendisine yöneldiği bir işte ise yavaş hareket etmemeli, onu elde etmek için koşmalıdır. Akıl sahibine aklın vereceği fayda budur.
Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

11 Eylül 2011 Pazar

Bir ârifin Allâh’a karşı ettiği hamd doğrudur

“ Bir ârifin Allâh’a karşı ettiği hamd doğrudur; çünkü, onun eli ayağı ettiği hamde şahittir! Allâh’a ettiği hamd ü senâ; ârifi, kapkaranlık beden kuyusundan çeker çıkarır; dünya zindanının ta dibinden alır kurtarır! Sırtındaki takva elbisesi ile yüzündeki dostluk nûru, onun, Hakk’a hamdettiğinin belirtisidir.”

Mevlâna Celaleddin Rumi (k.s.)

2 Eylül 2011 Cuma

Allahım Zâtında iyi edepli olmayı bize nasip eyle.

Allahım Zâtında iyi edepli olmayı bize nasip eyle. Hele seçme kullarına karşı edebimizi hiç bozma. Sebeplerle ilgilenmek ve onlara dayanmak hâlini bizden uzak kıl. Tevhid hâlimizi senin için sabit eyle. Sana tevekkülümüz tam olsun. Seninle zengin olalım. Her derdimizi sana açma duygusunu bize nasip eyle. Sözümüzle, işimizle bizi belaya atma onlar için bizi sorguya çekme. Bize kereminle muamele et. Hatalarımızdan geç ve müsamaha ile karşıla.

Âmin!
Hz. Abdulkadir Geylani (k.s.)

Hak, kuluna Yaratanın mertebesinden geride kalmasını zorunlu kılmıştır.

Her durumda Hak, kuluna Yaratanın mertebesinden geride kalmasını zorunlu kılmıştır. Nitekim Hak bizim O' nu bilmemizi kendimizi bilmemizden sonra getirmiştir. Başka bir ifadeyle Allah hakkındaki hadis bilgi, varlık bakımından bizim hakkımızdaki hadis bilgiden sonra gelir. Allah alemdeki eşya arasına da bir derecelenme yerleştirdi ki, ' zevk ' yoluyla kendimizden derecelenmeyi öğrenelim. Buradan Hakkın bizden olan üstünlüğünü öğrendik. Bununla birlikte Hakkı bilmemiz kendi hakkımızdaki bilgiden sonra gelir.

Böylece kendimizi bilmemizin gayesinin Allah'ı bilmemiz olduğunu anladık ve O' nun tarafından talep edildiğimizi öğrendik ; yoksa kendimiz ve varlığımız nedeniyle talep edilmedik. Çünkü delil, kendisi için değil, medlul için talep edilir ve bu nedenle de ikisi bir araya gelmediği gibi yaratıklar ve Hak da kesinlikle herhangi bir yönden bir araya gelmez :

Kul kendisi nedeniyle kul iken , Rab kendisi nedeniyle Rab ' dir. Kulluk ancak kendisini bilen adına sahih olabilir. O kişi kullukta Rablıktan herhangi bir şey bulunmadığını da öğrenir. Rablık da kendisini bilen adına sahih olabilir ve bilir ki Rablıkta kulluktan bir şey yoktur.

Fütuhat , c13,s204 - Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)