26 Mayıs 2010 Çarşamba

bir kişi dahi

Yeryüzünde bir şeyini ümit ettiğin ve çekindiğin bir kişi dahi kalsa, ibadet köşesinde yalnız oturman doğru olmaz. Senin için korkula­cak ve ümit beslenecek tek varlık olmalı, o da; “Allah" !

Abdulkadir Geylani Hazretleri (k.s.)

seçilmiş ve özlenmiş kimselerdir

Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur:

“Her sanatın ehlini bulunuz ve ondan yardım dileyiniz.” Yapılan ibadet bir sanattır; onun ehli ve ustası da ihlâs sahibi kullardır. İhlâs sahipleri, hükmü bilir, işlerini ona göre yaparlar. Hakk'a karşı irfan sahibi oldukları için halk arasına katılmışlardır. Kalp ve sır adımları ile nefislerinden, mallarından, çocuklarından ve Hakk'ın gayri cümle eşyadan kaçarlar. Bünyeleri şehirlerde ve halk arasındadır, ama kalpleri uzaklarda ve yabanlardadır. Onlar, kalplerini terbiye edinceye ve semalara uçmak için kanatlarına kuvvet bu­luncaya kadar, o hâlde devam ederler. Onlar, yaptıkları yararlı iş ne­ticesi, kalben uçar, himmet bakımından yüce ve daim Hak katında olurlar. Hak, onlar hakkında şöyle buyurur: “Onlar bizim katımızda seçilmiş ve özlenmiş kimselerdir.” (Sâd, 38/47)

İman ki, yakin derecesine çıkar, yakin ki, marifet hâlini alır, ma­rifet ki, ilim olur: İşte o zaman, Aziz ve Celil olan Hak’tan güzellik­ler gelir. Ve sen dilediğini yapar olursun. Zengin kişilerden mal alır, fakirlere dağıtırsın. Mutfak sahibi olur, kalp ve sır elinle rızıklar ta­şımaya başlarsın.


Abdulkadir Geylani Hazretleri (k.s.)

izzet tamamen Allah'a aittir

" Kim izzet istediyse, işte izzet tamamen Allah'a aittir. Güzel kelimeler (sözler), O'na erişir. Onu, salih amel (nefs tezkiyesi) yükseltir. Kötülüklerle tuzak kuranlar; onlar için şiddetli azap vardır. Ve onların tuzakları boşa gider. "

Fatır 10

25 Mayıs 2010 Salı

Kader geldiği zaman susmayı âdet edin

Ey evlat! Allah'a kul ol. Kader geldiği zaman susmayı âdet edin. Bu hâlde, nice hikmetler sezeceksin.

Hekim Calinos'un bir çırağı vardı. Ona zahmeti hayli çok işler yaptırdı. Çırak sesini çıkarmadı, alacağını aldı. Bunu duymadın mı, hekim oldu. Bütün bilgileri ezber etti.

Yaptığın hezeyan karşısında ilâhî hikmetler sana varmaz. Her şeye muteriz ol, Hak’la nizaya koyul, sonra da hikmet bekle! İşte bu olmaz.

Allah'ım! Bize uymayı nasip et. Münazaayı bıraktır. “Dünyada iyilik ver. Âhirette de iyilik ver. Bizi ateşten sakla.” (el-Bakara, 2/201)

tekellüf

Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurdu:

“Ben ve ümmetimin muttakîleri tekellüften -içten gelmeyen ve zorla yapılan işten- beridirler.”

Allah'ın emri gereğince hareket eden muttakî, zorlamaya hacet kalmadan kulluk vazifesini yapar. Çünkü ibadet, Allah'a kulluk, onun ruhuna sinmiştir. İmanı tam olan, dışı ile içi ile tam kuldur.

Abdulkadir Geylani Hazretleri(k.s.)

20 Mayıs 2010 Perşembe

perdeler

İnsan, büyük bir şeydir ve içinde her şey yazılıdır. Fakat karanlıklar ve perdeler bırakmaz ki insan içindeki o ilmi okuyabilsin. Bu perdeler ve karanlıklar; bu dünyadaki türlü türlü meşguliyetler, insanın dünya işlerinde aldığı çeşitli tedbirler ve gönlün sonsuz arzularıdır.

Hz. Mevlana Celaleddin Rumi (k.s.)

" an "

"Bir anın tecellisi öbürüne uymaz. Bir an darlık, diğer an ferahlık duyabilirsin. O her an bir başka tecellide olur. Bir topluluğu bir an içinde başka yapar. O'nunla sabret. Kade­rine boyun eğ. Bilemezsin, şu hâlinden sonra bambaşka bir hâl te­celli eder. Sabredersen bela hafifler, kurtuluş yolunu görürsün. O seni sever, sen de O'nu seversin. Bağırır çağırırsan derdin artar; O'na itiraz ettiğin için azap gelir."

Abdulkadir Geylani Hazretleri (k.s.)

Abdulkadir Geylani Hazretleri Münacaatı

Münacaata besmele çekip tek ilâhin adi ile baslayip ve yine müracaati Onu hamd etmekle süslendirip son verecegim.
Kendisinden baska ilâh olmadigina sehadet eder ve kemalat bakimindan akillarin ihata edemeyecegi kadar eksik ve noksanlardan münezzehtir.
O ilâh ki, kendisine uyulmak üzere Ahmed'i (a.s) bizlere hak peygamber olarak gönderdi. O Ahmed ki, cismi gittigi halde hakikati Muhammediyesi devam etmektedir.
O Peygamber ki, bütün hayirlari teyit ederek bizlere bildirdi. Aramizda ilmi, hilmi ve Allah'a yaklastiracak ameli açikladi.
Ey Allah'tan izzet ve yükseklik hazinesine ulasmak isteyen talip O'nun yüce isimleriyle dua ve münacatta bulun.
Mütevazi bir kalple taharetlenip namazdan sonra de ki: Allah'im esma-i hüsna hakki için acilen yardim dilerim.

Ya Rahmân: (Ey kullarina aciyip dünyada merhamet eden Allah'im) bana aciyip merhamet eyle.
Ya Rahîm: (Ey ahiret hayatinda yalniz müminlere sonsuz merhamet eden Allah'im) bana merhamet ederek halimi güzellestir.
Ya Mâlik: (Ey âlemlerin tek sahibi ve maliki.)
Ya Kuddüs: (Ey bütün noksan sifatlardan, ayiplardan, kusurlardan, hatadan münezzeh olan Allah'im) kalbimi bütün kötü sifatlardan temizleyerek mukaddes kil.
Ya Selâm: (Ey kullarini tehlikelerden, sikintilardan, selâmet ve huzura eristiren Allah'im) zatimi ayiplardan, sifatimi noksanlardan, islerimi serden koru ve vücuduma selâmet verip, belâ ve musibetlerden muhafaza eyle.
Ya Mü'min: (Ey mümin kullarini ahirette gazap ve azaptan emin kilan Allah'im) gazabindan ve azabindan emniyet ihsan eyle.
Ya Müheymin: (Ey kullarini devamli gözetleyen ve himayesi altinda bulunduran Allah'im) beni himaye edip, her türlü tehlikeden muhafaza eyle.
Ya Azîz: (Ey maglûbiyet bilmeyen daima galip ve güçlü olan Allah'im) nefsimdeki zilleti giderip aziz eyle.
Ya Cebbâr: (Ey hükmünü ve diledigini hakkiyla yerine getiren Allah'im) iyilesmesi zor, çözülmesi müskül, tedavisi olmayan her sikintidan koru.
Ya Mütekebbir: (Ey izzet, seref ve saltanatindan dolayi ihtisam ve büyüklügünde tek olan Allah'im) kibirlenip din ve din ehline düsmanlik edenleri zelil eyle.
Ya Hâlik: (Ey bütün mahlûkati yoktan var edip yaratan Allah'im) serrin her çesidinden uzaklastirarak muhafaza eyle.
Ya Bâri: (Ey esyayi örneksiz yaratan, icat edip var eden Allah'im) fazlini, keremini ve nimetlerini bize ihsan eyle.
Ya Musavvir: (Ey her seye diledigi sekilde suret ve sekil veren Allah'im) suretimi güzellestirdigin gibi siretimi de güzel eyle.
Ya Gaffâr: (Ey kullarin günahlarini bagislayan magfireti çok olan Allah'im) günahlarimi bagislayarak tövbemi kabul eyle.
Ya Kahhâr: (Ey bütün güçleri yenen, isyankârlari kahreden, maglup eden Allah'im) seytanimi maglup ederek kahreyle.
Ya Vehhâb: (Ey nimetlerini karsiliksiz veren, bagista bulunan Allah'im) bagista bulunarak ilim ve hikmeti ihsan eyle.
Ya Rezzâk: (Ey mahlûkata ve kullarina ihtiyaçlari olan rizki veren Allah'im) kolaylikla helâl rizk ihsan eyle.
Ya Fettâh: (Ey kullarina rahmet, hayir, ilim, rizk ve sir kapilarini açan Allah'im) basiretimi açarak hayir kapilarinin açilmasini ihsan eyle.
Ya Alîm: (Ey her seyin basini ve sonunu, açik ve gizlisini hakkiyla bilen Allah'im) ilimle sereflendirerek faziletleri ikram eyle. (Faziletlere ulastir.)
Ya Kâbid: (Ey dilediginin nefsini, rizkini ve feyzini alan ve tutan, sikan ve daraltan Allah'im) her muanidin (inatçinin) kalbini gögsünü daraltarak din ve din ehline saldirmasini engelle.
Ya Bâsit: (Ey dilediginin nefsini rizkini, ilmini onlara veren, onu açan, rahatlandiran ve genislendiren Allah'im) nefsimi rahatlat, ilmimi çogalt, feyzinle kalbimi nurlandir, gögsümü genisleterek rahatliga kavustur.
Ya Hâfid: (Ey diledigi seyi alçaltan, en yukari dereceden en asagi dereceye indiren Allah'im) münafiklarin (nifak ehlinin) kadir ve kiymetini düsürerek en asagi dereceye indir.
Ya Râfi: (Ey diledigi seyi yükselten, en asagi dereceden en yukari dereceye kaldiran Allah'im) esrarinla derecemi âli ve yüksek kil.
Ya Mu'iz: (Ey diledigini aziz, güçlü kilip sereflendiren Allah'im) beni ve müminleri buna ehil yaparak aziz eyle.
Ya Muzill: (Ey diledigini zelil, hor, hakir kilan ve makamlarini en asagiya indiren Allah'im) zalimlerin cümlesini (tümünü) zelil, hor ve hakir eyle.
Ya Semi': (Ey her seyi, gizli açik söylenenleri en iyi bir sekilde isiten, duyan, dua ve ibadetleri kabul eden Allah'im) dua ve ibadetlerimi dergâhinda kabul eyle.
Ya Basîr: (Ey her seyi en ince teferruatina kadar en iyi bir sekilde gören Allah'im) islah olunan, kabul görülen kullarindan eyle.
Ya Hakem: (Ey hükmü red edilmeyen tek hâkim, hükmünde hakki yerine getiren Allah'im.)
Ya Adl: (Ey verdigi hüküm ve kararlarda hiçbir sekilde adaletsizlik yapmayan tek adil.)
Ya Latîf: (Ey sonsuz lütufkar olan, âlemlerde olan islerin en ince islerin sirlarini ve hassasiyetini bilen ve ilahi bir gizlilikte bulunan Allah'im) Hakem, Adl ve Latif isimlerinin hakki için lütuf ve ihsanlarda bulun.
Ya Habîr: (Ey tüm esyanin hakikatine vakif her seyden tam olarak haberdar olan Allah'im) Sen sir ve sirrin ötesini bilensin.
Ya Halîm: (Ey hilm sahibi, bekleyisi genis ve yumusak, suçlulari hemen cezalandirmayan Allah'im) Senden hilm ister ve tek dayanagim da hilmindir.
Ya Azîm: (Ey akil ve idrakin erisemeyecegi derecede büyük ve azamet sahibi Allah'im) büyük kerem ve ihsanindan bize nasip eyle.
Ya Gafûr: (Ey kullarini çok bagislayan, magfireti ve yargilamasi çok olan Allah'im) günahkârlarin günahlarini bagislayarak af eyle.
Ya Sekûr: (Ey kendisine itaatkâr olan kullarindan razi olan, verdigi nimetleri onlara karsi daha çok artiran Allah'im) bana ve sevdiklerine, nimetlerini artirarak ulastir.
Ya Aliy: (Ey derecesinin ve yüksekliginin sonu olmayan Allah'im) benim ve sevdiklerinin makamlarini âli kil.
Ya Kebîr: (Ey ululuk ve kibriyasi hiç kimsenin erisemeyecegi büyüklükte olan Allah'im) hayir ve kereminle bizi mükâfatlandir.
Ya Hafîz: (Ey semalari ve arzin içindekileri koruyan muhafaza ve hifz edip hiçbir seyi unutmayan Allah'im) bizleri arazi ve semavî afetlerden muhafaza eyle.
Ya Mukît: (Ey yarattiklarini geçindiren, barindiran, her canlinin rizkini veren Allah'im) zahiri ve manevî riziklarinla bizleri riziklandir.
Ya Hasîb: (Ey cümle mahlûkatin ihtiyacini gören, herkesi hakkiyla hesaba çeken Allah'im) ihtiyaçlarimi giderip bana kâfi ol.
Ya Celîl: (Ey büyük, ululuk, yüce, azamet ve celalet sahibi olan günahkâr kullarina kizan Allah'im) düsmanlik ve mücadele ettigim seytani korkutarak çekindir ve kaçindir.
Ya Kerîm: (Ey kullarina çok cömert, keremi ve ihsani bol olan Allah'im) mevhibelerinden bol bol ihsan eyle.
Ya Rakîb: (Ey bütün kullarini tek tek gözeten, bütün varliklar üzerinde görücü olan Allah'im) düsmanlarima karsi gözcü ve koruyucu ol.
Ya Mucîb: (Ey dualari kabul eden, kendisine yalvaranin duasini kabul eden Allah'im) duada bulunanlarin duasini kabul eyle.
Ya Vâsi: (Ey nimeti bol, rahmeti ve ilmi kusatmis olan, yarattigi âlemlerin ve kudretinin sonuna erisilmeyen Allah'im) bana ikramda bulunacagin zahiri ve manevî riziklari genis eyle.
Ya Hakîm: ( Ey hikmet sahibi her seyi yerli yerinde ve en iyi bir sekilde yapan Allah'im) varacagim yeri, meclisi en iyi bir sekilde yapmani dilerim.
Ya Vedûd: ( Ey iyi kullarini seven bu sevgiyi gönüllere koyan, kendisi de sevilmeye en lâyik olan Allah'im) Sen bizleri sev, kendini bizlere sevdir.
Ya Mecîd: ( Ey sani çok yüksek, deger ve seref sahibi Allah'im) Senden seref, saadet, yardim ve sevgi isterim.
Ya Bâis: ( Ey kullarina elçi gönderen, ölümden sonra dirilten Allah'im) nefsimdeki düsmanlari gidermeye yardim askerini gönder.
Ya Sehîd: ( Ey mülkünde olan her seye sahid olan, her yerde hazir bulunan, kendi yolunda ölenlere de edebi hayat veren Allah'im) dirilip varilacak yeri güzellestir.
Ya Hakk: ( Ey gerçekten var olan âlemleri hak olarak yaratan, varligi hiçbir zaman degismeyen Allah'im) hakikat mesrebine ulastirip içenlerden eyle.
Ya Vekîl: ( Ey kullarinin islerini gören, onlarin menfaatlerine kafi olan Allah'im) ihtiyaçlarimi gidermek için sen vekil ol.
Ya Kaviy: (Ey zaafa ve zayifliga ugramayan çok güçlü ve kuvvetli Allah'im) Senin gibi birinin vekil olmasi elbette yeterlidir, vekil ol ya Rab.
Ya Metîn: (Ey çok saglam ve mukkavim olan, hiç bir zaman sarsilmayan Allah'im) zafiyetimi giderip yardimini göndererek kuvvetli kil ya Rab.
Ya Veliy: (Ey sevdigi kullarina yardim eden, iyi kullarina gerçek dost olan Allah'im) Seni severek duada bulunan kullarina yardim ederek, sen de sev ve yardimlarinda bulun.
Ya Hamîd: (Ey her âlemde, her lisanda, her varligin dilinde hamd ile övgü ve sena edilen Allah'im) Senin varligina birligine inanarak hamd ederim.
Ya Muhsi: (Ey bütün esyayi kavrayan yarattigi her seyin sayisini bir bir bilen Allah'im) kullarinin hatalarini adil bir sekilde sayildigi günde adaletle degil rahmetinle muamele eyle.
Ya Mubdi: (Ey bütün esyayi ilk kez var edip, yaratan Allah'im) kereminle hidayet ve rahmet kapilarini aç.
Ya Muîd: (Ey bütün esyayi hayattan sonra ölüme ve ölümden sonra hayata çeviren ve buna devam eden Allah'im.)
Ya Muhyi: ( Ey kullarini dirilten hayat veren, ömür bagislayan, yasamalari için saglik veren Allah'im) afiyet içinde güzel bir yasam ihsan eyle.
Ya Mumît: ( Ey kullarini öldüren, canlarini alan, ölümü yaratip kullarina ölüm acisini tattiran Allah'im) din-i mübine düsmanlik edenleri acilen öldürüp helak eyle.
Ya Hay: (Ey daima diri olan, gerçek olarak yasayan, sonsuz hayat sahibi olan Allah'im) ölü kalplerimizi sana zikrederek dirilt.
Ya Kayyûm: (Ey bütün varliklari, gökleri, yeri ve her seyi ayakta tutan Allah'im) sirlarimi muhafaza ederek kendine ulastir.
Ya Vâcid: (Ey hazinelerinde hiç bir sey eksilmeyen, diledigini dilegi vakit bulan Allah'im) beni sevindirecek seyler ihdas eyle.
Ya Mâcid: (Ey san ve seref sahibi, san ve serefi akillarin alamayacagi kadar muhtesem olan Allah'im) sen bana islerimde yardimci ve vekil ol.
Ya Vâhid: (Ey tek olan, zatinda ulûhiyet sifatlarinda ve yaptigi islerinde tek olan Allah'im)
Ya Samed: (Ey bütün mahlûkati için basvurdugu tek merci, kendisi ise hiçbir ihtiyaç ve talebi olmayan Allah'im.)
Ya Kâdir: (Ey kadiri mutlak olan hiç bir mahlûkatin yapma güç ve kudreti gösteremedigi seyleri ve imkânlari var edip yerine getiren Allah'im) düsmanlarimizi helâk ederek yok eyle.
Ya Muktedir: (Ey iktidar sahibi, her seyi üzerinde istedigini yapma kuvvet ve kudretine sahip olan Allah'im) bize hasetlikte bulunanlara azap eyle.
Ya Mukaddim: (Ey diledigini öne geçiren, istedigini ileri alan Allah'im) sirlarimi yücelterek öne al.
Ya Muahhir: (Ey diledigini geri birakan, istedigini arkaya alan Allah'im) beni geri seylerden koruyup afiyet ihsan eyle.
Ya Evvel: (Ey baslangici olmayan tek varlik olan Allah'im) hayir ve hasenat yapip gönderenlerden eyle.
Ya Âhir: (Ey nihayeti olmayan, ezelden ebede kadar var olan Allah'im) kelime-i sahadeti getire getire ömrüme son verip ruhumu al.
Ya Zâhir: (Ey varligi asikâr olan, yarattigi eserleri ile günes gibi varligini kabul ettiren Allah'im) açik ve zahiri nimetlerinden bize ihsan eyle.
Ya Bâtin: (Ey varligini gizli tutan, sifat ve eser tecellileri ile zati ilâhîsini gizleyen Allah'im) Seni bilin ve taniya ariflerden eyle.
Ya Vâli: (Ey bütün esyada tasarruf sahibi olan, tek basina bütün âlemlerde olanlari idare eden Allah'im) bizlere aciyip nasihat edecek kisileri basimiza getir.
Ya Müteâlî: (Ey her seye tam kudreti ile faik, mahlûkat sifatlarindan âli ve münezzeh olan Allah'im) basimizdakileri islah edip dogru yola ilet.
Ya Ber: (Ey kullarina karsi ikrami ve iyiligi bol, mahlûkata karsi çok kayirici olan Allah'im) vergilerinden, nimetlerinden bize de ihsan eyle.
Ya Tevvâb (Ey kullarinin tövbelerini kabul eden günahlarini bagislayan Allah'im) günahlardan tevbe etmeyi nasip edip tövbemi kabul eyle.
Ya Muntakim: (Ey düsmanlarindan öç ve intikam alan mücrimleri cezalandiran Allah'im)
Ya Afuv: (Ey affi bol olan bagislamasi ve affetmesi çok olan Allah'im) bize aciyarak fazl ve kereminle günahlarimizi affet.
Ya Raûf: (Ey son derece merhametli, acimasi ve sefkati bol olan Allah'im) dua ederek sana siginan kullarina sefkat ederek dualarini kabul eyle.
Ya Mâlike'l-Mülk: (Ey mülkün ve bütün varligin tek sahibi ve devamli maliki olan Allah'im) San ihtiyaçlarini arz edenlerin ihtiyaçlarini giderirsin.
Ya Zü'l-Celâli ve'l-Ikrâm: (Ey celal, büyüklük, azamet, ikram ve iyilik sahibi Allah'im) yagmur gibi yagan iyilik ve ikramlarindan nasiplendirerek istifade edenlerden eyle.
Ya Muksit: (Ey adaletten sasmayan âdil, tüm islerini denk, uygun, yerli yerinde yapan Allah'im) Görüs ve yönümü hak üzerine sabit kil.
Ya Cami': (Ey mahlûkati toplayan, bir araya getiren, diledigini istedigi yerde toplayan Allah'im) mahlûkatini topladigin kiyamet gününde kemalatlari toplayarak sana gelmeyi nasip eyle.
Ya Ganiy: (Ey her seyden müstagni olan, hiç bir seye muhtaç olmayan tek zengin) fakirligimi gidererek, zenginlik ihsan eyle.
Ya Mugni: (Ey kullarina zenginlik veren, istedigini diledigi kadar zengin eden Allah'im) hayirlardan yoksun, müflis, nefsimi iflâstan kurtarip zengin eyle.
Ya Mâni: (Ey öne geçmis fiiliyatlari önleyen, bir seyin olmasini istedigi zaman mani olan Allah'im) nefsimi günah hastaligindan kurtarip sifa ihsan eyle.
Ya Dar: (Ey zarara ugratan, elem, keder ve zarar veren seyleri yaratan Allah'im) bize bilerek kasten hasetlik edenleri kina.
Ya Nâfi: (Ey kullarinin menfaatine uygun olan seyleri veren, faydali ve yararli seyleri yaratan Allah'im) öyle bir ruhla menfaatlendir ki, o her türlü kemalati tahsil etsin.
YA nurlandir.
Ya Hâdi: (Ey sapitmis olan kullarina yol gösteren, diledigi kullarini hidayete erdirerek sirati müstakime yönlendiren Allah'im) kalbimi nurlandirarak hidayete erdir.
Ya Bedi': (Ey numune ve emsali bulunmayan, hayret verici seyler yaratan ve icat eden Allah'im) feyz ve keremini dileriz.
Ya Bâki: (Ey varliginda devamli olan, fani olmayan, varliginin sonu olmayan Allah'im.)
Ya Vâris: (Ey bütün varligi devam ettiren servetlerin ve mülkün gerçek sahibi Alllahim) beni Kur'an ilmine varis eyle.
Ya Resîd: (Ey kullarini irsad edip kurtulus ve hidayet yollarini onlara gösteren Allah'im) irsad edip kendi yoluna ilet.
Ya Sabûr: (Ey çok sabirli olan, günah isleyen kullarina ceza vermekte acele etmeyen, sonucu bekleyen Allah'im)

Allah'im; ayetlerini vesile ederek en güzel isimlerinle müracaatta bulundum.
Allah'in bu güzel isimlerin hakki ve fazileti için Senden kemalat dilerim.
Allah'im; Senden gelen riza ile rica ve dualarimi kabul edip içinde yasayacagim zaman dilimi içinde bana kâfi ol.
Allah'im nefsimdeki hastaligi giderip yardim eyle. Beni hayra ulastirip aklima zarar verecek seylerden koru.
Allah'im ana-babami, müslüman kardeslerimi ve bu isimlerle dua ve müracaatta bulunanlara merhamet eyle.
Ben aslen Hz. Hasan'in soyundan olup Kadir olan Allah'in kuluyum. Büyük soy agacinda (secere) Muhyiddin diye çagirilirim.
Allah'im sevgili dedem Hz. Muhammed'e (a.s) âline ashabinin tümüne salât ve selâmin en güzeli ve en mükemmeli ile salât (rahmet) eyle.

Amin..

Esma Tecellileri/Himmet

http://jonasclean.blogspot.com/2009/12/esma-tecellileri.html


selam olsun, s.a.v.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Ya Rabbi..

“Yâ Rabbi, beni Sen’den başka şeyi olmayan miskinlerle yaşat, onlarla öldür ve onlarla kıyamet günü dirilt!”

s.a.v.


Amin..

18 Mayıs 2010 Salı

Hayret!

Bir hayret lâzim ki düsünceleri silip süpürsün.
Hayret, fikirleri de yok eder, zikirleri de.

Akli, zekâyi sat da hayranligi satin al.
Akil ve zekâ, zandir; hayranliksa bakis, görüs..

Hz. Mevlana Celaleddin Rumi (k.s)

başka bir baharımız vardır

Bizim başımızda başka bir himmet, başka bir iş vardır.
Bizim güzel sevgilimiz, başka güzellere benzemeyen bambaşka bir güzel.
Allah'a yemin ederm ki,biz yalniz aşk ile de kanaat etmeyiz,aşkı da yeter bulmayz
Bizim bu sonbahardan sonra gelecek başka bir baharımız vardır.

Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Allah'ım..

"Allah'ım.
Seninle sabır istiyoruz.
Takva ver.
Yeterlik ihsan eyle.
Herşeyi atıp Seninle olmayı nasib eyle.
Aramızdaki perdeyi kaldır."

Amin..
Pir Abdulkadir Geylani Hazretleri(k.s.)

s.a.v.

Sizden biriniz zahir ilimle amel ederse Peygamber (s.a.v) Efendimiz ona batın ilmini gayret beklemeden verir. Kuş yavrusunu beslediği gibi Peygamber de (s.a.v) o şahsın iç âlemini hikmetleri ile besler. Kul Peygamber’in sözünü doğrular ve getirdiği ile işler tutarsa, Peygamber de ona hikmetler kaynağını açar. Zaten kulun hikmet âlemine geçip nasip almasına Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in zahirdeki kelamı, yani şeriatı ile iş tutması sebep olur.


Abdulkadir Geylani Hazretleri(k.s.)

Hakk’tan gay­ri her şeyden kaç.

Ey evlat! Kalbinle Allah'a dön. Allah'a tevbe ile dönülür. Tevbe eden ona dönmüş sayılır. Allah Teâlâ'nın; “Rabb’inize inabe ediniz.” (ez-Zümer, 39/54) buyurması, Rabbinize dönünüz demektir.

Her ne varsa Allah'a bırakınız. Nefsinizi de O'na teslim ediniz. Nefsinizi, O’nun kaza ve kaderi önüne seriniz. O'nun yasakları ve emri karşısında nefse pay vermeyiniz. Hakk’ın değiştirmesi önünde nefse pay çıkarmayınız.

Kalbinizi Hakk'a veriniz. Elsiz olsun, ayaksız olsun, gözsüz ve şe­kilsiz olsun. Bu âlem böyledir. Şekil yoktur. Şemail yoktur. Niçin ve neden gibi sözler olmaz. Muhalefet ve niza yapılmaz. Uymak ve tas­dik etmek vardır. “Emir âlemi, tamamdır” deyiniz. “Kaderde hatâ yoktur” deyiniz.

Ve geçmişteki ezelî bilginin yanlış olmadığını her yerde ilân edi­niz. Böyle olursanız, Hakk'a dönüşünüzde şüphe kalmaz. Haliniz Hakk'a ermiş olduğunuzu tasdik eder. Hiç bir şeyle ünsiyet etme. Hakk’tan gay­ri her şeyden kaç. Arştan zemine kadar bütün yaratılmışları bırak; bıraktığın an, bütün hadiselerin tesirinden kurtulmuş olursun.

Abdulkadir Geylani Hazretleri(k.s.)

Bayezid-i Bistamî

Bayezid-i Bistamî (Allah ona rahmet eylesin), şöyle der:

“İman ve irfan sahibi, Allah'tan dünya istemez. Âhiret talebin­de bulunmaz. Mevlâ'sından Mevlâ'yı ister.”


(kaddesallahu sırrahu)

Kal­bin, şu kalıptan bir türlü çıkmıyor.

Seni daima secde, kıyam ve rükû hâlinde görmekteyim. Bunlar­dan bir sürü de yorgunluk duyuyorsun; ama kalbin, bunlardan bir iz almıyor. Hakk'a yakın olmuyor. Yaptığın işler ona tesir etmiyor. Kal­bin, şu kalıptan bir türlü çıkmıyor. Alışmış olduğu hiç bir âdeti terk etmiyor.

Rabb’ini doğru ara. Bu yolda doğru ol. Bu doğruluğun seni yor­gunluktan kurtarır. Doğruluk gaganla vücut yumurtasını del, halka bağlılıktan kurtul. Dünyalık eşyalara karşı zühd elini çıkar; bütün arzularını kır. Kalbinle uçmaya koyul. Hak yakınlığı sahiline varıncaya kadar uçuşa devam et. O denizin sahiline yanaş. Geçmişin kur­tarıcısı sana gelir. Onun yanında yardım gemisi de bulunur. Elinden tutar. Rabb’ine götürür.

Bu dünya, bir denizdir. İmanın da bir gemidir. Gemi sağlam olursa burada boğulmaktan kurtulursun. Buna benzer Lokman Hekim'in bir sözü vardır. Oğluna öğüt verirken şöyle der: “Oğulcuğum! Dünya denizdir; iman da onun içinde gemi. Ge­miyi yürüten, Allah'a kulluktur. Sahil, âhiret âleminin başlangıcıdır.”


Pir Geylani Hazretleri (k.s.)
İlahi Armağan

Niyet

Ey evlat! Konuştuğun zaman iyi niyetle konuş. Sustuğun zaman, kalbinde iyi duygu besle. Niyeti amelden önce bilmeyen adamın yap­tığı işler eksiktir. Sen, susmuş olsan veya konuşsan, yine de günah işlemiş olursun; çünkü niyetin bozuk. Söz etmen ve sessiz durman, Peygamber’in sünnetine uymuyor.

Bir hâl değişikliğinde ve rızık darlığında hemen Hakk'a karşı hâ­liniz değişiyor. Hele gelecek bir şeyin ipi kopup kırılsa, hemen küfür yolunu tutuyorsunuz. Dünyada hemen hemen her şey ölçülü ve mu­ayyendir. Sana bir nimet gelirse, diğer kimsenin elinden çıkmış sa­yılır. Bir gün de senden alınır, başkasına verilir. Ne hepsi senin olur, ne de daima bir şahsın elinde kalır.

Kendinizi hükümdar gibi görüyorsunuz. Allah sanki sizin keyfi­nize göre hareket edecek! “Niçin yaptın? Şunu yapma! Bunu yap!” gibi emirler verecek­siniz O'na öyle mi? Hâşâ!

Abdulkadir Geylani Hazretleri (k.s.)
İlahi Armağan

17 Mayıs 2010 Pazartesi

“Beni işitir, beni tutar, beni görür.”

Bir kimse Allah'la olur­sa onu kimse ürkütemez. Ne cin tayfası, ne de yırtıcı hayvanlar. Hiç biri o büyük zâtı korkutamaz. Hiçbir yaratık o kişiye dokunamaz.

İlim sahiplerini sıkıştırmayınız. Siz ne ilim sahiplerini, ne Pey­gamber’i, ne de Allah Teâlâ'yı tam mânası ile bilmektesiniz. Siz bunların cahilisiniz. İyi insanları bulunuz. Onlar, Hak Teâlâ'nın bü­tün fiillerine razı olurlar. Onlara yakın ol. Ve hâllerini öğren. Çün­kü bütün selâmet kazaya rıza göstermektedir. Emellerin kısılması da önemlidir. Dünya işlerine pek gönül kaptırmamak iyi olur. Nefsiniz­de bir hastalık sezince, hemen emellerinizi kısaltınız ve ölümü hatır­layınız.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz, bir kudsî hadîsi şöyle anlatır: “Kullara farz kıldığım ibadet yapıldıktan sonra, kullarım bana ne ile en çok yaklaşır, bilir misiniz? Evet, kulum daima bana yaklaşır. Bu yaklaşma, farzla başlar, nafile ile de gelişir. Bana yak­laşınca, onu severim. Her kuvvetini ben veririm. Benimle işitir, be­nimle tutar ve benimle görür.”

Son kısmın şöyle bir tefsiri vardır: “Beni işitir, beni tutar, beni görür.”

Pir Geylani Hazretleri (k.s.)
İlahi Armağan

anadan doğduğu gün gibi

Ebû Hureyre (r.a), Peygamber (s.a.v) Efendimiz’den işittiği şu hadîs-i şerifi rivayet eder:

“Bir kimse, Allah'tan hoşnut olarak sıtmalı bir gece geçirse, anadan doğduğu gün gibi günahtan çıkar.”

s.a.v.

Şafi Allah (c.c.)

"Bu hastalığı gider ey insanların Rabbi! Şifâ ver, çünkü şifâ verici sensin. Senin vereceğin şifâdan başka şifâ yoktur. Öyle şifâ ver ki hiç bir hastalık bırakmasın.” (8)Buhârî, Merdâ,20; Müslim, Selâm,46.Ebû Dâvud, Tıbb, 18,19


s.a.v.

Allah'ım, bize sevgini nasip et.

Ey evlat! Her görüp sevdiğin güzel yüz sana sevgi duygusu verir. Ama esas sevgini azaltır. Çünkü o, tam sevgi değildir. O sevgiden so­rulacaksın. Hakikî sevgiye sahip olan, Allah sevgisini başkasına de­ğişmez. Büyük insanlar kalp gözü ile onu görür ve öyle severler. On­lar inanarak severler. Bu sevgi yüzünden kalplerindeki perdeler açı­lır. Gizli âlemde olanları görürler. Açıklanması kabil olmayan şeyleri sezerler.

Allah'ım, bize sevgini nasip et. Afiyet ver; affını ihsan eyle.

* * *



Alacağınız dünyada durur; vakti gelince alırsınız. Onu almamak kimsenin haddi de değildir. Gelecek şey vakti gelince sahibine güle­rek gelir. Nasibi olmayan bir şeyi isterse, o şey onun aklını alır. Kıs­meti olmadan istemek, isteneni kendisi ile alay ettirmektir. Hakk'ın emri olmadan bir şey istemek de böyledir.

Pir Abdulkadir Geylani hazretleri (k.s.)
İlahi Armağan

bela

Size gelen belâ Allah yolcularına da gelir. Onların bir kısmı sab­reder. Diğer kısmı sabrı da bırakır. Kendinden geçer. Belâdan darlanmak iman zayıflığındandır. O anda iman çocuktur. Belâ zamanı sabretmek, imanın gençlik çağıdır. Belâ geldiği zaman, kaderin bir icabı bilip uymak imanın yetişkin çağıdır. Belânın getirdiği bütün hâllere razı olmak, Hak ilmine ermekten, O'na yakınlıktan ileri ge­lir. Kalp ve sır Hakk'a yakın olduğu zaman belânın hiç bir şeyi do­kunmaz. Bu durum, müşahede ve hâl dili ile konuşma âlemidir. İman sahibi iç âlemini dış varlığına ve yaratılmış bütün varını Hakk'a ile­tir. Mevlâ katında bütün varlığını eritir. Mevlâ dilerse onu tekrar halka gönderir. Dağınık işlerini bir araya getirir. Kıyamet günü hal­kın cesedini dirilttiği gibi onun dağınık hâllerini de toparlar.


Pir Abdulkadir Geylani Hazretleri (k.s.)
İlahi Armağan

İçin dışın bir olmalı.

İçin dışın bir olmalı. Her şeye uyar ol. İsyan bayrağını yırt. Muhalefet sıfatını bırak. Sükût yoluna gir. Küfrü bırak. Daima Hakk'ı an. Hayır düşün. Şer yollarını bırak, hata görme. Kalbinde Hak’tan başka biri olsa, yıllarca Hak kulluğuna koyulsan faydasızdır. Bin yıl ateş üstünde Hakk'a ibâdet etsen, kalbinle de başkasını görsen ve başkasından bir şeyler beklesen hayır yoktur. Saadet, Allah sevgisi ile başlar. Kula gönül kapıldığı an, her şey bitmiş olur.

Hak’tan başka her şeyi yok bil. Dış hâlinle eşyadan uzak durman ve iç âlemini onların peşinde sürüklemen neye yarar? Allah kalplerde olanı bilir. Bunu biliyor musun? Kalbinde başkası var, dilinde tevekkül, ne demek? Bu hâlin seni utandırmaz mı?

Abdulkadir Geylani Hazretleri(k.s.)
İlahi armağan

doğruluğu bırakmayan azdır, azdan da azdır.

İşin önünden sonuna kadar doğruluğu bırakmayan azdır, azdan da azdır. Her şey tedricî olarak aslını bulur. Küçük hata zamanla büyür. Meselâ; huysuz çocuklar ilk başta yalan yolunu tutarlar. Sonra kötü toprak ve pislikle oynarlar. Daha sonra kötü yollara düşer, anasının sandığını açar, babasının kesesinden para aşırır, herkesi çekiştirmeye başlarlar. İşte bu hâlde iyi bir baba ve iyi bir öğretmen onu bu hâlden kurtarır. Allah, bir kimse hakkında hayır murat ederse terbiyeli kılar, ölünceye kadar öyle götürür ve bir kimse hakkında şer diliyorsa o adam da bulunduğu hâlde yaşar ve öyle ölür. Ancak Allah'a yalvaran ve O'na sığınan her zaman kurtulur.

Allah, hem Azîz, hem de Celîl’dir. Her dert için bir deva yaratır.


Pir Geylani hazretleri (k.s.)
İlahi Armağan

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Hamid Allah(c.c.)

"Allahim, seni gerektigi sekilde övemem.Sen kendini övdügün gibisin."

s.a.v.

Ayet-el Kürsi

"Allah o Allah’dır ki, kendinden başka hiç bir ilâh (Tanrı) yoktur (Ondan başka ibadete müstahak mâbud yoktur). O ezelî ve ebedî hayat ile bizâtihi (kendiliğinden) diridir, (bâkidir). Zât ve kemâl sıfatlarıyla yaratıkların (mahlûkatın) bütün işlerinde hâkim ve kâimdir, her şey onunla kâimdir. Onu ne bir dalgınlık, ne de bir uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi onun. Onun izni olmadıkça katında kim şefaat edebilir? O, bütün varlıkların (dünya ve âhirete ait) önlerinde ve arkalarındaki gizli ve aşikâr her şeyini bilir. Onlar (varlıklar-yaratıklar) ise, Allah’ın dilediği kadarından başka, ilâhî ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü (mülk ve saltanatı) gökleri ve yeri çevrelemiş, kaplamıştır. Gökleri ve yeri korumak, gözetmek, ona zorluk ve ağırlık vermez. O, çok yüce, çok büyüktür."

Bakara suresi 255

Amin..

Ve de ki: "Rabbim, beni (girilecek yere) doğru bir girdirişle girdir ve (çıkarılacak yerden) doğru bir çıkarışla çıkar ve Katından bana yardımcı bir kuvvet ver."

[İsra/80]

11 Mayıs 2010 Salı

razı olmak..

"Allah buyurur ki: Kim ki benim takdirime razı olmaz, başına gelenlerden dolayı sızlanırsa o, kendine benden başka ilah arasın."
Hadis-i Kudsi


"Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!"
fecr 28

Aşk'ın aslı da nesli de işte şudur :Miracda Allahü teâlâ, Peygamber efendimize, (Senden başka her şeyi senin için yarattım) buyurunca, Resulullah da, (Ben de senden başka her şeyi senin için terk ettim) dedi. (Mirat-i kâinat)(s.a.v.)

Nişancı Zade Muhammed bin Ahmed bin Muhammed bin Ramezan (k.s.)


"Allah'ı bir neden için arayan kişi, talep ettiği şeye aittir ve Allah'tan
aradığından başka bir şeyi elde edemez.
Allah yolunda ulaşılabilecek en
değerli makam, O'nu bilememek ve bilememeyi bilmek makamıdır." ibn arabi hazretleri (k.s.)

***

http://jonasclean.blogspot.com/2010/01/askn-asl.html