26 Nisan 2012 Perşembe

Kulun söylediği her kelimeden Allah bir melek yaratır.

"Kulun söylediği her kelimeden Allah bir melek yaratır. Kelime iyi ise , yaratılan şey rahmet meleği iken, kötülük ise intikam meleği yaratılır. Allah' a tövbe eder ve tövbesini söylerse, o sözden bir rahmet meleği yaratılır.

Tövbe genel ise , Allah Teala o kul adına kötü sözlerinden yaratılmış meleğe bir elbise giydirir. Allah ona merhamet elbisesi giydirir ve onun tövbe lafzından yaratılmış meleğe eşlik etmesini sağlar. Çünkü kul, ' seni memnun etmeyen her işten sana döndüm ' dediğinde, bu iyilikten kötülüğün toplamı olan bütün bir iyilik gerçekleşir."

Fütuhat-ı Mekkiyye Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

14 Nisan 2012 Cumartesi

Biz ne Firavunuz, ne de Nemrut!
Zindandan adam çıkarmaya geldik bu dünyaya biz !
Yoksa bu taş toprak aleminde işimiz ne bizim ?
Ortada zavallıların faydaları olmasaydı, bu taş toprak yurdunda bir an bile durmazdık ki !
İnsanlara faydam dokunsun diye kaldım bu dünya zindanında ben !
Yoksa zindan nerde, ben nerde ..
Kimin malını çalmışım ben ?

Mevlana Muhammed Celaleddin Rumi (k.s.)

Bayezid-i Bistami'nin yanına seyâhate çıkmadan evvel bir yakını geldi ve sordu

Bayezid-i Bistami'nin yanına seyâhate çıkmadan evvel bir yakını geldi ve sordu,

"Bana tavsiyede bulunur musunuz?" dedi. O da; "Üç şey ile sana tavsiyede bulunurum:

* Yolculukta kötü huylunun biri sana arkadaşlık ederse, onun kötülüğünü kendi güzel ahlâk dairene sok da şekillendirmeye çalış. Böylece işin ve yolculuğun selâmetle netîcelensin.

* Biri sana iyilikte bulunursa, devamlı sûrette Allahü teâlâya şükret. Çünkü o adamın kalbini sana çeviren Cenâb-ı Hak'tır.

* Bir belâ sana dokunacak olursa, o belânın üzerinden kalkması için süratle Allahü teâlâya dön ve netîceyi sabırla bekle. Ümidin kırılmasın, îtimâdın sarsılmasın. Çünkü gelen belânın altında ne gibi hayırların yattığını o anda idrak edemezsin." dedi.

Selam Olsun.

Biri çıplak iken, sen istediğin gibi giyinme!

"Ey Padişah, ey gözümüzün nuru, bizim nerelere sevk edildiğimizi ve ne korkunç işler gördüğümüzü sakın unutma! Emrinde bulunanlardan biri aç iken, asla bir gece bile tok uyuma! Biri çıplak iken, sen istediğin gibi giyinme! Şöyle vasiyet ederler: Benden bir kelime kabul et, bu; "La ilâhe illallah"dır. Bunu daima dilinde tut, yalnız kaldığın zaman söylemeyi asla unutma. Asıl iman, bunu söylemekle istikrara kavuşur. Buyruldu ki: "İman, suyunu tâatdan alır. Kökü adalet ile devamı Hakkı zikretmek ile kaimdir." Bunların hepsini yapıp ahiret azabından kurtulursan da, kıyamette sualden kurtulamazsın. Mevlana Celaleddin Rumi (r.a.)

Ne mutlu o kişiye ki, sözde sır sahibidir.

• Söz, söz söylemeyi bilen, sözün kudretini anlayan kişinin yanında büyüktür. Söz çok değerli bir şeydir. Çünkü söz, gökten inmiştir. • Eğer iyi bir söz söylemezsen, bin söz söylesen onlar söz sayılmaz. Fakat iyi ve yerinde söz söylersen, bir tek sözün binlerce söz kadar değeri vardır. • Söz perdesini kaldırsan da, söz ortaya çıksa, görünse, o zaman görür ve anlarsın ki, söz, Allah'ın san'atıdır. • Söz, yüzünü gösterse, herkes ona gıpta eder. Bundan dolayı o, yüzünü gizIer, kendini göstermez. Ne mutlu o kişiye ki, sözde sır sahibidir. Aklına geleni söylemez, sözün nereye varacağını bilir. • Arştan yere kadar, zerre zerre her şey konuşmaktadır. Yeryüzü de, anlayışta tıpkı arşa benzer. Hz. MevlanaCelaleddin Rumi(k.s) (Divan-ı Kebir/c. II, 938)

7 Nisan 2012 Cumartesi

Ey bakanın baktığı (Mehdi)! Ey el-Melik ve el-Kadir'in onun zuhur etmesiyle yakaladığı! Ey Allah'ın velisi!

Ey bakanın baktığı (Mehdi)! Ey el-Melik ve el-Kadir'in onun zuhur etmesiyle yakaladığı! Ey Allah'ın velisi! Ey el-Melik ve el-Kahır'ın halifesi! Sulplerden ve rahimlerden süzüldün ve bu hükümleri değiştirmekle memur oldun. Gökler, yeryüzü ve içindekiler senin gelişini bekler. Varlık senin gelişini (zuhur etmeni) özler. Şu var ki ben (İbn Arabi), onun veli, halife, imam ve rehber olduğuna inanıyorum; gafil kimseler gibi onda sapkınlığa varmıyoruz, büyüklük taslayanlar gibi onu inkar da etmiyoruz. Allah'ım sana inanarak ve peygamberini tasdik ederek, yaşarken onu bekleriz. Şayet bize onu görmek nimetini verirsen, uymak ödülünden de mahrum bırakma, yardımcılarının ve sevenlerinin arasına bizleri de yaz ! (Amin) Muhyiddin ibn Arabi (K.S)

O'nun dertlisi olmak ne hoştur!

Ey gönül, bir sen varsın, bir de O'nun derdi var. O'nun dertlisi olmak ne hoştur! O'nun derdi senin dermanındır. Bu sebeple, o'nun verdiği ıztırabi çek, sakın şikâyet etme. O'nun takdiri, onun fermanı, budur. Maddi arzulanın ayak altına alırsan, o zaman, nefsin köpeğini öldürürsün ki asıl kurban da budur. Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s )

Hakikat

Varlıkta zahir olmuş her hakikatin mutlaka karşısına benzer bir dava –iddia– ile çıkılır. O hakikate mutlaka kendisinden olmayan şeyler katılır (tahrif). Ve o hakikat mutlaka yalanlamaya maruz kalır. Bütün bunlar, bu hakikate sahip olup onu tercih etmenin faziletinin ve o hakikatin gerçekliğinin ona karşı çıkanların yok olmasıyla ortaya çıkması içindir. Bunun üzerine Allah şeytanın karıştırdığı şüpheyi giderir. Sonra da Allah, âyetlerini tahkim eder (güçlendirir). Allah Alîm'dir (herşeyi bilir), Hakîmdir (Hikmet sahibidir) (Hacc, 52) Ahmed Zerruk (k.s.)

"Ey Allah'ım! Benim için senin aşkın bütün bunların hepsinden daha değerlidir."

Allah'ım! Bitmez, tükenmez cömertliğinle bana hesapsız mülkler versen, ne kadar gizli hazinelerin varsa onları önüme koysan, ben candan secde ederek vüzümü yerlere korum da derim ki: "Ey Allah'ım! Benim için senin aşkın bütün bunların hepsinden daha değerlidir." ♥ HZ.MEVLÂNÂ (K.S) ♥

Gönül!

Gönül! Gönüllerden haberi olan kimsenin yanında otur, dallarından taze güller açan ağacın altında otur. Bu attarlar çarşısında işsizler gibi dolaşıp durma. Şeker satanın dükkanında otur. ♥ HZ. MEVLÂNÂ (K.S) ♥ - DÎVÂN-I KEBÎR

4 Nisan 2012 Çarşamba

'Subhane Halukun Nur'

Ka’bü’l-Ahbâr (r.a.) Hz. Ömer’in huzurunda şöyle anlattı: “Ey Emîrulmü’minîn, geçmiş peygamberlerin kitablarında okuduğum en acayip şeyi sana haber vereyim. Bir peçeli baykuş, Süleyman aleyhisselâmın yanına geldi, selâm verdi. Hz. Süleyman selâmını aldı. Sonra aralarında şöyle konuşma geçti: “Ey baykuş, neden topraktan bitenlerden yemezsin?” “Hz. Âdem topraktan biten şey (buğday) sebebiyle cennetten çıkarıldı.” dedi. “Niçin su içmezsin?” diye sordu; “Çünkü Nûh aleyhisselâmın kavmi suda boğuldu.” dedi. “Neden îmar edilmiş mâmur yeri terk edip harabeleri mesken tutarsın.?” “Harabeler Hz. Allah’ın mirasıdır, ben de Hz. Allah’ın mîrâsında otururum. “Harabe üstüne konduğunda ne dersin?” “Burada yiyip içerek geçinenler hani nerededir?” derim. “Ya îmar edilmiş yer üzerinden geçsen ne dersin?” “Yazık Âdemoğluna ki önünde nice güçlükler varken nasıl rahat uyumaktadır?” derim. “Gündüzleri niçin çıkmazsın?” “Âdemoğlunun kendisine ettiği zulmün çokluğundan…” dedi. “Öterken ne dersin?” “Ey gafil, âhiret yolculuğun için azık hazırla! derim ve ‘Subhane hâlikun Nur” diye zikrederim.” dedi. Bunun üzerine Hz. Süleyman (a.s.) şöyle buyurdu: “Kuşlar içinde insanoğluna bu kadar güzel nasihat eden ve bundan daha şefkatli olanı yoktur. Câhillerin ondan nefret etmeleri, onu uğursuz saymaları ne acayip şeydir..”

Şayet Allahtan korkan gençleriniz..

Şayet Allahtan korkan gençleriniz, ciğeri yaş hayvanlarınız, beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belalar üzerinize sel gibi yağacaktı. "Hazreti Muhammed" ALEYHİ SALATÛ'VES'SELAM..

Eğer aldanmaktan kurtulur ve insaf ile düşünürsen sabah akşam dünyalık peşinde olduğunu kolaylıkla anlarsın

Eğer aldanmaktan kurtulur ve insaf ile düşünürsen sabah akşam dünyalık peşinde olduğunu kolaylıkla anlarsın.Durum böyle iken hala O'nun ümmetinden olmak ümidindesin.Çok uzak bir ihtimal çok soğuk bir tamadır.'Öyle ya biz mülümanları o günahkarlar gibi yapar mıyız hiç?Size ne oluyor nasıl böyle hükmediyorsunuz.'(Kalem 35.36) İmam Gazali

Sensiz görüşten, bakıştan hoşlanmıyorum. Zaten ben gönül hastasıyım, hoş değilim!

» Oğlum elimi tut, ben hoş değilim! Ey fidan boylum, ben hoş değilim! Hayır hayır! Elimi bırak, benim hastalığım başka türlü bir hastalık! Benim gönlüm hasta! Ey gönül derdimin devası! Ben hoş değilim! Sen beni bırakıp gittiğinden beri gücüm, kuvvetim, sabrım, takatım gitti. Sen gittin gideli ben hoş değilim! Kollarını aç; kemer gibi bana sarıl! Dikkat et, bu kemer olmadıkça ben hoş değilim! Ey doktor ! Benim kuvvetim yok. Elini nabzıma koy da anla, ben hastayırn, hoş değilim! "Sen gönül hastası değil misin?" diye ne soruyorsun? Dudağının kadehi olmadıkça ister haberim olsun, ister olmasın, ben hoş değilim! Her an gözlerimi kapıyorum. Çünkü sen olmayınca bir şeyi görmek isterniyorum. Sensiz görüşten, bakıştan hoşlanmıyorum. Zaten ben gönül hastasıyım, hoş değilim! HZ MEVLANA DIVAN-I KEBIR (c.IV,1659-)

1 Nisan 2012 Pazar

Düşünce Elçileri

El Bais ismi Allah hakkındaki inançlarına, düşüncelerine göre insanların batınlarına düşünce elçilerini gönderirken onların zahirine nebi, nebilik ve risalet gibi ifadelerle bilinen elçileri gönderir. Akıllı insan Allah hakkında kendi nezdinde bulunan inancı O' nun katından gelen peygamberlerin bildirdikleri vahiy nedeniyle terk eden kimsedir. Peygamberlerin getirdikleri bilgiler fikir elçilerinin insanın batınına getirdiği bilgilerle uyuşursa, bu uyuşma nedeniyle akıllı insan Allah'a şükreder ; peygamberin getirdiği bilgiyle düşünce elçisinin hükmü arasında görüş ayrılığı ortaya çıktığında ise zahirdeki peygambere uymak ve batının peygamberinin belasından ve afetinden uzak kalmak şarttır. Böyle yaparsan Allah'ın izniyle saadete erersin. Bu sözler selim akıl sahibi kabiliyetli herkese yönelik nasihatimdir. " De ki, Rabbim bilgimi artır. " (Taha 20/114) Fütuhat c17,s73 - Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Müşrik Hakkın varlığına iman etmişken O' nun birliğine iman etmemiştir.

Müşrik Hakkın varlığına iman etmişken O' nun birliğine iman etmemiştir. Hakkın varlığı ise Haktır (gerçek). Demek ki müşrik bir açıdan Hakka iman eden kişidir ve bu nedenle de ortağın varlığına iman ettiği sürece batıla imanı saf değildir. Bu durumda müşrikin imanı bölünmüş demektir. Dolayısıyle uluhiyetindeki birliği itibarı ile Hakka iman edenin imanı kadar güçlü olamaz. Allah şöyle der: " Onların çoğu Allah'a iman etmez " (YUSUF-12/106) Halbuki Allah'ın birliğine dememiştir. ' Onlar müşriklerdir '. Fakat şirk gizli ve açık olmak üzere iki kısımdır. Allah'ın birliğine iman eden O' nun varlığına iman eden kimse iken Allah'ın varlığına iman eden herkes birliğine de iman etmiş olmaz. Bu durumda imanın gücü bakımından daha aşağı derecede kalır. Çünkü batıla iman edenin imanı yokluğa dayanır ve bu nedenle hakikat ortaya çıktığında ondan cayar. Hakkın birliğine iman eden ise gerçek bir şeye dayanır ve istinat eder ; dayandığı şey onu destekler ve ondan caymaz. Fütuhat c17,s90 - Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)