31 Ağustos 2010 Salı

Akil/ilim/iman

‎"-Mahlukat içinde akıl erbabına özgü olaylar aklın sınırı doğrultusunda gelişir. Allah’ a bağlı kimselere özgü olaylar da imanın sınırı doğrultusunda cereyan eder."

‎"İlme aldanma. İlim cehaleti ortadan kaldırır ama mutluluğu, saadeti sağlamaz. İlme, imanın eşlik etmesini sağla, o zaman Nur üstüne Nur olur."

‎"...Gafil olma..Gafillerin sözüne bakma... Onlar bana yetişemezler..."

Muhyiddin ibn Arabi Hazretleri (r.a.)

daima terakki

İnsanın daima terakki (yükselme,ilerleme) yolunda bulunduğu pek hayret edilecek şeylerdendir. Lakin perdelerin pek latif ve ince oluşu , suretlerin birbirine benzeyişi bunu anlamaya engel olmaktadır.

[Muhyiddin Ibn Arabi (r.a.)]

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Fiil ancak Ondandir, gerisi mazhar.

Fiil ancak Ondandir, gerisi mazhar.

imam-i Rabbani Hazretleri (ks.)

28 Ağustos 2010 Cumartesi

ilim

"Ey Ümmeti Ashabım!.. Siz ilmin çok, soranın az bulunduğu bir devirdesiniz.. Şimdi, sizin âmel etmeniz ilim yapmanızdan efdaldir. Ancak öyle bir zaman gelecek ki, o zaman ilim yapanlar az, soru soranlar ve cahil hatipler çok olacak.. İşte o vakit; sizin ilim yapmanız amel etmenizden efdaldir."

(s.a.v.)

Ey sevgili ! İlacım da sensin, çarem de sensin.

Ey sevgili ! İlacım da sensin, çarem de sensin.Yüz parça olmuş gönlümün
nuru da sensin, çaresiz gönlümde, senden başka ne varsa hepsi yok oldu,
beni kimsesiz bırakma! Gel!

[Hz.Mevlana (k.s.)]

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Bu vasiyet, KURANI tilâvet etme hakkındadır.

Ey Aziz!..
Bu vasiyet, KURANI tilâvet etme hakkındadır.
Ey Dost!.
Kur'ân'ı tefekkürle okumaya devam et!..
Okuma esnasında da, Allah, sevdiği kimseleri hangi vasıflarla övmüşse o vasıflara dikkat et ve o sıfatlarla vasıflanmaya çalış!..
Allah, sevmediği kimseleri de hangi vasıflarla kötülüyorsa o vasıflara dikkat et ve o sıfatları terk et!..
Zira, Allah, bütün bunları senin bilip amel etmen için Kitabında zikr etmiştir..
Öyle ise; sen Kuranı okuduğunda Kur'ân'la Kur'ân'ın içindekilerini kendinde toplamaya gayret et!.
Zira, Kur'ân her şeyi toplamıştır sen de Kur'ân'la amel etmekle Kuranı kendinde topla.
Kuranı okumakla üzerine olan tilâvet etme hakkını koruduğun gibi, Kuranla hayatını düzenlemekle de senin üzerine olan onunla amel etme hakkını korumaya çalış..
Bil kil.Kıyamet gününde Kuran in emr ve yasaklarını bilip onlara göre hayatını düzenlemeyip yaşayanlar için, çok şiddetli bir azâb ve Kur'ân onların aleyhinde şahitlik yapmasıyla onlar için büyük bir pişmanlık ve HASRET vardır.
Kurandan bir âyet ezberleyip unutanlar içinde Kıyamet günü, büyük bir hasret ve pişmanlık olacaktır..
Allah Rasulü Aleyhisselâm, Kur'ân okuyan mü'min, Kur'ân okumayan mü'min ve
münafık hakkında şöyle buyurmuştur:
«Kur'ân okuyan mü'min turunçgiller gibidir.. Kokusu güzeldir., ve tadı dagüzeldir..»
"Kokusu güzeldir.." cümlesinden maksat okumaktır..Zira, tilâvet etme esnasında çıkan nefesler lâtif olur..Dolayısıyla da Kur'ân okuduğunda mü'minlerden çıkan nefes, güzel koku yayan şeylere benzetilmiştir. "..ve tadı da güzeldir." bu cümleden maksat ise, İmândır.. Yani, Kur'ân'a olan imânı güzeldir. Rasullullah Efendimiz bundan dolayı şöyle buyurmuştur:
— «ALLAH'ı Rab, İslâmı din ve Muhammed Sallallahu Aleyhi Vessellemi Nebî olarak kabul eden kimse, imânın tadını tatmıştır.»
İşte görüldüğü gibi Allah Rasulü, bu Hadiste, tadı imâna nisbet etmiştir.
Birinci zikrettiğimiz Hadis'in devamında Allah Rasulü Aleyhisselâm şöyle buyurdu:
«Kur'ân okumayan müminde hurmaya benzer. Tadı güzeldir..» yani, imân sahibi olması itibarıyla mü'minin tadı güzeldir.. «Fakat, kokusu yoktur..» Hafız dahi olsa da Kur'ân'ı tilâvet etmediğinden dolayı,güzel kokudan mahrum kalır..
Sonra.. Allah Rasulü Aleyhisselâm şöyle devam etmektedir.
— «Kur'ân okuyan münafık, fesleğen çiçeği gibidir. Kokusu güzeldir... » Zira, Kur'ân güzeldir. Dolayısıyla, münafığın Kur'ân'ı tilâvet etmesi esnasında çıkardığı nefeslerin kokusu ondan ötürü güzeldir buyrulmuştur. Hadis'in devamında;
— «Fakat tadı acıdır.» buyrulmuştur,. Çünkü, nifak gizli inkârdır.. Tatlılık, imân'ın gereği idi.. Halbuki, münafık kalben inkâr ettiği için o tattan mahrum olduğuna işarettir..
Hadis'in ' devamında Allah Rasulü Aleyhisselam şöyle buyurmaktadır:
— «Kur'ân okumayan münafığın hâli, Ebû Cehi! karpuzu gibidir. Tadı acıdır ve kokusu da yoktur.» (İbn-i Mace)
Zira, münafık, kalben inkarcı olduğundan tadı yoktur. Hali hazırda Kur'ân'ı tilavet etmediğinden dolayı kokusu da yoktur,
Ey Aziz!.,
İşte; Rahman'ın rızasını kazanmaya vesile olacak bütün güzel kelâmlar, bu minval üzeredir.
Böyle güzel kelâmı ister mü'min söylesin, ister münafık Hadis'te ki verilen temsil üzre olur.
Kur'ân'ın, şeref ve fazileti herkesçe bilinmektedir. Çünkü o, Kelâmullah'dır. Hiçbir mahlukun kelâmı "0"na benzeyemez.
Her nekadar Kur'ân'ın dışında ki güzel kelâmlarla insan Allah'a yakınlaşmaya çalışılsa da Kur'ân'ın ifâde ettiği yüceliklerden mahrum kalır..
Allah'a yakın olmaya en iyi vesile, "O'nun kelâmını "O"nun bildirdiği tarz ile okumaktır.
Şimdi, zakir olanlar için uygun olan şöyle zikr yapmaktır.
Kuranda var olan ne kadar zikir varsa onlarla meşgul olmaya gayret sarfetmektir..
Dolayısıyla, zakir olanlar, böyle yapmakla; hem Kur'ân tilâvet etme şerefine,hem de Allah'ı zikretme şerefine nail olur.
ALLAH Tealâ Kur'ân'da kendi nefsini hangi isimle zikretmişse, zakir o isimleri hatırlatmaya vesile olduğu müddetçe Rabbi'sinin menziline kendini çıkarmış olur. Bu da,zakir için ne güzel bir şereftir.
ALLAH Tealâ şöyle buyurmaktadır:
«Ona aman ver. Tâ ki Allah'ın kelâmını dinlesin...» (Tevbe sûresi, Âyet: 6)
«ALLAH, hamd edicilerin hamdını işitir.»
Bundan da işittirenin ve işitenin HAK olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Kıyamet gününde, Kur'ân kıraat edenlere; “Kur’ânı OKU ve yüce derecelere yüksel.” denilecek.
Anla!.
Teklif yeri olan Dünyadır.. Ki yükseliş; Kur'ânı okuduğunda kendi okumasından Hakkın okumasına yükseltmesiyle gerçekleşir.
Hakkın onun işiten kulağı, gören gözü, futan eli ve bastığı ayağı olduğu gibinHakkın onun konuşan dili olduğunu da idrâk etmeli..
Zakir, böyle zikrettiğinde okuyan ve işitenin HAK olduğunu muhakkak olarak bilmeli..
Kul, Kur'ân'da varid olan hamd, tehlil ve tesbihlerle Hakk’ı zikretmeli.. Tâ ki kul,kendi okumasından Rabbisinin OKUyuşuna yükselebilsin..
İşte böylece de; HAK, kendi Kitabını kulun vasıtasıyla tilâvet eder.
Ey Aziz!.. Bil ki!..
Kıyamet gününde, kulun hangi Âyette Kur'ân'ı tilâvet etmesi tamam olursa, ona münâsib mertebeye kul yükselir.
Zira, HAK, dünyada huzuru kaib ile Kur'ân tilavet eden kulun vasıtasıyla o âyetleri okumuştur..
Kul, Kur'ân'da ve Sünnette varid olmayan lâfızlarla Hakk'ı zikretse. Kur'ân'da ve Sünnette varid olanlarla yapılacak zikirlerin derecesine ulaşamaz.
Kur'ân. kelâmların en faziletlisi olan Allah'ın kendine has kelâmıdır.
"O" nasıl bildirmişse öyledir ve bildirdiği gibi de kalacaktır.

Muhyiddin ibn Arabi Efendimiz(r.a.)

Amiin, s.a.v.

Allah Rasulü, Esma-i Hüsna ile şöyle dua ettiği mervidir,
— «Yarattıklarından birine öğrettiğin yahutta gayb ilminde kendine has bıraktığın senin olan bütün isimlere sığınarak Kuranı göğsümün nuru, kalbimin baharı, hüzünümün gitmesine ve merakımın zail olmasına vesile eylemeni isterim...»
(El Ezkar)

Amiin, s.a.v.

24 Ağustos 2010 Salı

ALLAH'I zikretmek ve zikrullâh'ın meyveleri

Ey Aziz!..
Bu vasiyet, ALLAH'I zikretmek ve zikrullâh'ın meyveleri hakkındadır.
Her vakit, mümkün olduğu müddetçe Zikrullâh'a devam edin!.
ister gizlice, ister aşikâr, ister cemaatla, ister yalnız., her hâlde Allah'ı zikredin!.
Zira, Allah Celle Celalühü :
"Siz beni zikrederseniz ben de sizi zikrederim." (Bakara sûresi. Âyet 152)
buyuruyor. Bu da; Allah, kendi zikrini, kulun zikrine cevap kıldığına delâlet eder.
Şimdi sana şöyle bir sual sorarım,..
- Hangi sıkıntı kula günâhlardan zararlı olabilir?..
Allah Rasulü Aleyhisselam'ın sıkıntılı zamanlarında,
«Elhamdu lillahîalâ külli hâlin.»
«Her durumda ALLAH'a hamd olsun.
ve., ferahlık zamanlarında ise;
« Elhamdu lillahîl muni'mil mufzili »
17
«Ni'metleri ihsan eden ALLAH'a hamd olsun. »
diyerek dua ettiği rivayet edilmektedir:
Ey Aziz!..
Daima kalbini Allah'ın zikriyle şuurlandırırsan, kalbin zikrin nuruyla nûr'lanır..
İşte o nûr, sana keşfin verilmesine vesile olur.
Bil ki!..
Ancak nûr ile de eşyanın hakikatini keşfetmek gerçekleşebilir.
Bir kimsede, inayeti ilahî ile keşf hasıl olursa, ona, o vesile ile haya duygusu da
gelir...
Buna delil ise, komşun ve saygıya layık gördüğün kimselerden haya etmendir.
Ve yine bilesin ki...
Bizim kelâmımız, ancak mü m in olanlaradır.
Vasiyetlerimiz de ALLAH'a ve "O'nun Rasulleri vasıtasıyla bize gönderdiklerine
inanan müslümanlaradır.
ALLAH Celle Celalühü, Hadis-i Kudside şöyle buyurmaktadır:
«Kulum beni zikr ettiğinde Ben kulumla beraberim...
Şayet kulum beni nefsinde zikrederse Ben de onu nefsimde zikr ederim...
Şayet BENi cemaatla zikrederse Bende onu daha hayırlı bir cemaatta
zikrederim... »
(Ebu Hureyre; Buhari, Müslim.)
Ayrıca kendisini zikredenleri Kur'ân'da da anmıştır şöyle ki:
«ALLAH'I çok zikr eden erkekler ve kadınlar... »
(Ahzab sûresi, Âyet 35)
Dolayısıyla biz de şöyle vasiyet ederiz:
— Zikirlerin en yücesi; Allah'ı her hâl de
(yatarken, gezerken, otururken, bir başka işle uğraşırken gibi..) dâim zikretmektir.

Muhyiddin ibn Arabi Hazretleri (r.a.)

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Zat’ının nurunun görünme mekanı olan mahlukat ve eşya..

Cenabı Hak insanın ilahi müşahede hususunda sabra razı olmaya güç yetiremeyeceğini bildiğinden dolayı ilahi tecelli eserlerini şahid gösterdiği hikmeti:

Allahu Teala cemalini görmemeye senin sabredemeyeceğini bildiği için, sana Zat’ının nurunun görünme mekanı olan mahlukat ve eşyayı gösterdi.

Nazmen tercümesi

Huda çün gayr-ı sabir olduğun bildi senin ey dil
Edip işhad asarıyla oldu tesliyet bahşa

*izah*

Sevgiliyi görmemeye aşığının sabredemeyeceği gibi, evliyaullahın da ilahi didarı müşahedenin gecikmesine tahammül edemeyecekleri aşikardır. Noksanlık ve zeval, zehab ve fena ile vasıflanan bu dünyada perdesiz hakiki müşahedenin vukuu da imkansızlık derecesinde olduğu için, irfan sahiplerine teselli olmak üzere kudretinin eserleri ve ehadiyet vechinin perdeleri olan bu ekvanı (mevcudatı) onlara gösterdi. Ta ki bu mukaddes zümre onda basiret gözüyle Hakkın nurunu görmüş olsunlar, ve maddi gözle Didar’ı müşahede edemediklerinden hasıl olan aşk ve iştiyak sebebiyle hususi yakınlığa, ve hususi yakınlık sebebiyle daimi huzur ve müşahedeye erişsinler. Zira; eserin varlığı müessirin varlığına, ve eserin görülmesi müessirin de görüleceğine delil olduğundan, ilahi ilimdeki mevcudatın süretlerini zuhurunun aynalarından ortaya çıkararak basiret erbabına göstermesi de bir yüce nimet ve ilahi inayettir.

Çeşm-i ibretbin ile bak ol bütün tasvirine
Nakşını seyret tasavvur eyleyip nakkaşını

İbn Atâullah El-iskenderî

İşte sen o sırra aşina olmaya gayret sarfet!

Ağza sığmayan lokmayı iste! Ruh gıdası gönül lokması ara!
Kitaplarda yazılı olmayan ledün ilmini ehlinden öğrenmeye çalış!
Cenab-ı Hakk ile kamil insanların,ermşlerin gönülleri arasnda öyle bir sır vardır ki,Cibril bile oraya girip o sırrı öğrenemez.
İşte sen o sırra aşina olmaya gayret sarfet!

Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

varlığımızı varlıktan kurtarıyor

Dilleri olsaydı da o ormandan, o ebedî ormandan, o ormanın bizim canlarımıza neler hazırladığından bahsetseydi ne olurdu?

Burada kaplan da, ceylan da; "Ya Hu, Ya Allah!" diye naralar atıyorlar.
"ah"ın da sığındığı bir varlık bizi çekip götürüyor.
Bir arslan var ki, varlığımıza,kendi sütünden başka bir şey vermiyor. Bir arslan ki, varlığımızı varlıktan kurtarıyor, bizi kendimizden halas ediyor.

hz. mevlana celaleddin rumi efendimiz (r.a.)

18 Ağustos 2010 Çarşamba

basiret üzere

"De ki: İşte benim yolum budur; basiret üzere Allah'a davet ediyorum. Ben ve bana uyanlar (işte böyleyiz). Ben Allah'ı tesbih ederim ve ben müşriklerden değilim."
Yusuf,108



"-Salat ve selam basiretler makamından davet eden Hz. Muhammed’in ve önceki ve sonraki ehlibeytinin üzerine olsun."

Muhyiddin Arabi Hazretleri(r.a)

“Allah'a hamd olsun, bizden kederi giderdi.”

“Allah'a hamd olsun, bizden kederi giderdi.”
(el-Fâtır, 35/34)

"İyi bilin ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir."
(Yunus 62)

El Veli Allah

http://jonasclean.blogspot.com/2010/08/el-veli-allah.html

.

"Bir insanı layık olmadığı yere koymak zulumdür."

Hz.Ali Efendimiz(r.a.)


"Eşyayı ait olduğu yere koymak, hikmetin bir gereğidir.Suretleri çerçevelerine yerleştirmekte hikmetin bir göstergesidir. Ahiret çerçevesi dünya çerçevesi gibi değildir."

ibn arabi hazretlerimiz (k.s.)

Allah'ın yaratmış olduğu şeylerin hepsi Zatına götürür.

Allah'ın yaratmış olduğu şeylerin hepsi zatına götürür. Onları delil sayarak yola devam ediniz. Nimeti yerken sahibini düşünmek yerinde olur. Bir şeyin bilgisini elde edince yapmak ve hakikatına ermek gerek. Hak Taala'nın size öğrettikleri ile amel ederseniz hidayet yolunu bulursunuz. Allah'ım kalbimizi varlığına ilet.

Abdulkadir Geylani Hz

13 Ağustos 2010 Cuma

Rahman'ı zikretmek

"Kim Rahman'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz."

Zuhruf, 36

10 Ağustos 2010 Salı

Hak'la ülfet

Allah Teâlâ'yı isteyip arzuladıkça, yollar açılır ve O’nun yakınlık evine girmiş olursun. Zorlukları yok olur. Kalbinde Hak'la ülfet pey­da olur. Yakınlık derecen her an artar.

Yakınlık dereceleri yavaş yavaş yükselir. Kulluğun yerinde ol­dukça kulluk yakınlığın büyür. Sonra daha büyür. Bu hâl büyümek­te son bulduğu an kalbin Allah Teâlâ'nın nuru ile dolar. Oraya başkası yol bulup giremez. Ve orada başkaları için bir boşluk kalmaz.

...

Kul Allah için iyi olursa her uygunsuz hâlden esirgenir. Hâli iyiye çevrilir ve hâlden hâle geçilir. Her an mânalar diyarına uçar. Kalbini imanla doldurur. Marifet hâli artar. Yakınlık ve müşahede ülkelerine geçer.

Bu hâl ehli için gece yok, gündüz var. Karanlık yok, ışık var. Ke­der yok, iyilik var. Nefis yok, kalp var. Yokluk var, varlık yok. Ha­zır hâli olmayan bir gayb âlemi var.

Bunların temeli, Allah Teâlâ ile ülfet hâlini bulmaktadır. Söz neye yarar; Hak'la aranda ünsiyet peyda olmadıktan sonra...

Abdulkadir Geylani Efendimiz (r.a.)
İlahi Armağan

musibetler

Peygamber (s.a.v) Efendimiz’den şöyle rivayet edilir: “Musibetleri saklı tutmak, Arş hazinelerinden birine sahip ol­mak kadar büyüktür.”

s.a.v.

Ey insan oğulları! Ölmek için doğunuz!

Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyururlar: “Her gün, sabah-öğlen, bir melek bağırır: ‘Ey insan oğulları! Ölmek için doğunuz, yıkılması için evler ya­pınız, düşmanlar için mal toplayınız.”

s.a.v.

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Sevgilisiyle yalnız kalmak (halvet) istemez mi?

Yüce ALLAH şöyle buyurdu:

"Benden gafil olarak uyuduğu halde Beni sevdiğini iddia eden yalan söylüyor.
Sevgilisiyle yalnız kalmak (halvet) istemez mi? Ben sevgililerimi bilirim. Beni gözlerinin önünde görürler. Müşahede halinde Benimle konuşurlar. Yarın Benim huzurumda da konuşacaklar ve cennetlerimde mutlu olacaklar."

(Bunu Makburi'den adı geçen eserden mevkuf olarak rivayet ettim.)


Mişkatül Envar
Muhyiddin ibn Arabi(k.s.)