24 Ekim 2012 Çarşamba

"İmtina edenler hariç, bütün ümmetim cennete girecektir!"

Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor:

"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:


"İmtina edenler hariç, bütün ümmetim cennete girecektir!" buyurmuşlardı.


"İmtina edenler de kim?" dediler.

"Kim bana itaat ederse cennete girer, kim âsi olur (itaat etmezse) o imtina etmiş demektir!" buyurdular."


Buhari, İ'tisam 2.|
s.a.v.

13 Ekim 2012 Cumartesi

Kendini üstün gören kimsenin de vay haline!

“Ey nefsindeki benliği alt eden kişi! Gel, içeri gir. Sen, artık bahçedeki dikenler gibi gülün zıddı değilsin! Sen şimdi güllere şâh olansın!
Nefsini alçak gören kişiye, ne mutlu. Kendini üstün gören kimsenin de vay hâline! Şunu iyi bil ki, bu kibir ve ucub, yâni kendini üstün görme hâli kahredici bir zehirdir. Ahmaklar, bu zehirli şarabın sarhoşu oldukları için kendilerinde varlık hissederler.
Bahtsızın biri bu zehirli iksirden içerse neşe ile bir an başını sallar. Sallar amma biraz sonra da insanlığa vedâ eder, rezil olur.
Ey aklı başında kişi! Şunu iyi bil ki; kılıç, boynu olan kişinin boynunu keser. Gölge ise yerlere serilmiştir. Boynu ve bedeni olmadığı için onun yaralanması ve kesilmesi de mümkün değildir.
Ey doğruluktan sapmış kişi! Büyüklük taslamak, kibre, gurura ve ucba kapılmak,
odunun üzerine ateş koymak gibidir. Böyle bir ateş üzerine sen nasıl gidiyor da kendini ateşe atıyorsun?
Dikkatle bak da gör; yerle bir olan gölgeler, hiç oklara hedef olabilir mi?
Yerden başını kaldırıp varlık gösteren, böbürlenen kişi ise, oklara hedef olur. Çâresiz, oklar onu delik deşik ve perişan eder durur.”
Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rumî

22 Eylül 2012 Cumartesi

Eğer Hak, seni gaflet uykusundan uyandırırsa, kaçırdığın amelin en hayırlısını işle.

Eğer Hak, seni gaflet uykusundan uyandırırsa, kaçırdığın amelin en hayırlısını işle.Ben hakkı söylüyorum. Korkusunu müşahede etmediğin korku makamını talep et ve orada uyanık ve ferasetli ol. Veh-bin lezzetini tadan kimse, kesp ile sevinmez ve kesbi kullanmaya güç yetiremez. Her hicabın aslı, içindeki lezzetin varlığıdır. Sana gösterdiğim her şey, Allah'ın dini ile kaim olanla kaim, onun sünnetini ihya eden vezirlerin vasıflarıdır.
Allah'ın kapısından ayrılma, gözlerin hakirce baktığı, Allah'ın ahbaplarının yanında sabırlı ol. Bil ki, onları Hakkın katında yücelten, gözlerin onlara hakirce bakıyor olmasıdır.

Muhyiddin ibn Arabi hz.(r.a.)

9 Eylül 2012 Pazar

Balık gibi dünya ağına tutuldu da denizden uzak kaldı; sonra da oltaya tutulmamış sanıyor kendini.

Balık gibi dünya ağına tutuldu da denizden uzak kaldı; sonra da oltaya tutulmamış sanıyor kendini.

hz Mevlana Celaleddin Rumi(ks)
Divan-ı Kebir

Bütün ruhların, meleklerin ve kevne gelenlerin mihrabı, O'nun Ruhu olan Zât'a salât eyle Allâh'ım!..

"Allâhümme salli 'alâ men rûhuhû mihrâbul ervâhı vel melâiketi vel kevn... Allâhümme salli 'alâ men huve imâmul enbiyâi vel murseliyn... Allâhümme salli 'alâ men huve imâmu ehlil cenneti 'ıbadillâhil mu'miniyn"

Anlamı:

Bütün ruhların, meleklerin ve kevne gelenlerin mihrabı, O'nun Ruhu olan Zât'a salât eyle Allâh'ım!.. Bütün Nebilerin ve mürselînin (Rasûllerin) imamı olan O Zât'a salât eyle Allâh'ım!.. Allâh'ın mümin kulları cennet ehlinin imamı olan O Zât'a salât eyle Allâh'ım.

Bilgi:

Bundan üç yüz sene evvel zamanın "GAVS"ı olan Seyyid Abdülaziz Ed Debbağ, bu manevî görevi dolayısıyla, bütün "DİVAN" (1) toplantılarına da katılırdı.İşte bu toplantılardan birinde, Rasûlullâh (s.a.v.)'in kızı olan Hazreti Fâtıma (r.a.) ile arasında cereyan eden olayı şöyle anlatıyor:

"DİVAN" toplantılarından birindeydik... Ben, Rasûlullâh Efendimiz'in sağında oturuyordum diğer arkadaşlarla beraber... Karşı tarafta da bazı kadın evliyalar ile diğer mânâ büyükleri oturuyordu...

Derken Hazreti Fâtıma geldi ve onların önüne oturarak, cennet lisanı ile şu salâvatı şerîfeyi okudu... Cennet lisanından her bir kelime veya cümle bir harf ile ifade edilebilir... Kur'ân-ı Kerîm'in bazı sûre başlarında yer alan elif, lâm, mim, nun, ra, ta, ha gibi harf dahi bu cennet lisanındandır. Bu şekilde okunan bu salâvatı dinledikten sonra, yanına gidip sordum Hazreti Fâtıma'ya...

— Nedir bu salâvatın ecri yâ Fâtıma?.. Cevap verdi:

— Her kim bu salâvata devam ederse, onun hakkını ödemeye yeryüzündeki bütün ağaçlar, yapraklar, taşlar ve molozlar mücevher olsa, gene de yetmez!..

Bu kadar büyük ecri olacağına inanamadım!.. Hemen Rasûlullâh (s.a.v.)'in yanına gittim ve sordum, buyurdu ki:

— Fâtıma söylemiş ya, daha ne istiyorsun!.. Aynen O'nun dediği gibi!..

Bunun üzerine ilk işim, bu salâvatı şerîfeyi Arapçaya çevirmek oldu." DUA ve ZİKİR Ahmed Hulusi

Hayal alemi, imkansızı mümküne ilhak etmesi ve iki zıddı birleştirmesiyle, Hakkın varlığına en çok benzeyen şeydir.

"..Hayal alemi, imkansızı mümküne ilhak etmesi ve iki zıddı birleştirmesiyle, Hakkın varlığına en çok benzeyen şeydir. Çünkü bir şahsın nispetleri çoğaltılıp, aynı anda baba, oğul, kul, efendi olabilir; o ise, bizatihi değişmez..."

Sadreddin Konevi (k.s.)

kullar her durumda O'nun kullarıyken kalpleride Allah'ın şehirleridir.

Allah ehli olmak istersen, kolaylaştırıcı ol,Allah ile kullarının arasına girme,O'nun nezdinde şehirleri harap etmek için koşma!kullar her durumda O'nun kullarıyken kalpleride Allah'ın şehirleridir.O'nu kalplerden başka bir yer sığdıramamış ve içine alamamış,O'da başka bir yere yerleşmemiştir.Fakat sırrı dinlemeli ,dağınık bilgileri toplamalısın!En üstün akıl sahibi olan salih kulun söylediği şu sözü söylemelisin:'Onlara azap edersen onlar senin kulların! Bağışlarsan Sen Aziz ve Hakim'sin.'...(el-Maide/118)

İbn Arabi ks.Fütuhat.c.18/s.29

Bilmediğini öğrenen herkes ilham almıştır.Vahiy kuşatıcıdır ; hem nakıs olana ve hem kâmile iner!

Bilmediğini öğrenen herkes ilham almıştır.Vahiy kuşatıcıdır ; hem nakıs olana ve hem kâmile iner! Vahyin en alt derecesi ,ilham ve kişiyi ilgilendiren hususlardaki niyetidir.

İbn Arabi ks. Fütuhat.c.18/s.36

12 Ağustos 2012 Pazar

Eşyayı nasıl alacağını bilen kimseye Allah'ın söz konusu şeyi ona kimin eliyle getirdiği zarar vermez.

Muhyiddin ibn Arabi (r.a)
Fütuhat 6/197

namaz kılardı..

Hz. Huzeyfe (ra) anlatıyor:

“ Resulullah (sav)'ı herhangi bir şey üzecek olursa namaz kılardı.”

(Ebu Davud, Salât 312)


s.a.v.

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Allah seni O' ndan iste ve talep et diye yarattı.

Allah'ın karşısında hakkıyla edep sahibi olmak talebin anlamını hakkıyla bilende bulunabilir. Allah seni O' ndan iste ve talep et diye yarattı. Sen son derece yoksul ve zelil bir varlık olduğun için Allah' tan izzeti ve zenginliği istemelisin ki her yönüyle övgüyü elde edebilesin !

Fütuhat c17,s336 - Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Bir kişi O' nu sevdiğini iddia ederse el-Latif kendisini sınar.

Seven bir iddia sahibidir ve bu nedenle sınanmaya müstahaktır. Muhabbet iddiası olmasaydı, yükümlülük gerçekleşmezdi. Muhabbet olmasaydı sevilen el-Latif' ten bir karşılık talep etmezdik ; dilerse vuslat, dilerse ayrılık olur ! Bir kişi O' nu sevdiğini iddia ederse el-Latif kendisini sınar.

Fütuhat c17,s343 - Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

2 Ağustos 2012 Perşembe

''Namazı kendim ile kulum arasında ikiye ayırdım.''

Allah şöyle der:''Namazı kendim ile kulum arasında ikiye ayırdım.'' Böylece, namazda kendisini kulla beraber zikretmiştir.Rabbi ile namaz kılan herkes,hiç kuşkusuz cemaattedir.Hak imam kul imama uyandır.çünkü Allah,onu ayakta tutan ve oturtandır.Konuşmada ise,kul imamdır.Çünkü Allah, sözü ona bırakmıştır.Öyleyse tek başına namaz kılan kimse yoktur.
FÜTÜHAT CİLT-3

29 Temmuz 2012 Pazar

..merhametine aldırış etmemene de imkân yok.

"...Allahla savaşmaya kalkışma sakın, onun azabından kurtulmana çaren yok, bağışlamasına, merhametine aldırış etmemene de imkân yok.."

Ali k.v.

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Efendimiz (s.a.v) in Ramazan Ayı Hutbesi

Bismillahirrahmanirrahiym

Ey insanlar!

Allah’ın rahmet, mağfiret ve bereket ayı size gelip çattı.

O öyle bir aydır ki, Allah (cc) nezdinde ayların en faziletlisi; geceleri, gecelerin en faziletlisi ve saatleri, saatlerin en faziletlisidir.

O, bir ay ki ; siz onda Allah’ın kerâmet ehlinden oldunuz.

Nefesleriniz o ayda tesbih, uyumanız ibâdet mertebesindedir.

O ayda amelleriniz makbûl ve dualarınız müstecâb (cevâba müstehak) olmaktadır. Öyle ise kendi Rabbinizden hâlis niyetler ile ve günâhlardan, beğenilmez sıfatlardan arınmış kalblerle dileyin ki, o ayı oruç tutmaya ve onda Kur’an okumaya sizleri muvaffak kılsın. Zirâ, şakî ve bedbaht kişi bu büyük ayda

Allah’ın mağfiretinden mahrûm kalandır.

Bu ayda açlıkla, susuzlukla Kıyamet Günü’nün açlığını ve susuzluğunu hatırlayın. Fakir ve fukarâya sadaka verin. Büyüklerinize hürmet, küçüklerinize muhabbet gösteriniz. Akrabânızı şefkatle okşayın. Söylenmemesi gereken şeylerden dilinizi sakındırın. Size helâl olmayan şeylere bakmakdan gözlerinizi yumun. İşitmeniz helâl olmayan şeylere kulaklarınızı tıkayın.

Halkın yetimlerine şefkat gösterin ki, sizden sonra sizin de yetimlerinize şefkat göstersinler. Günâhlarınızdan tevbe edip Allah’a dönün. Ellerinizi namaz vakitlerinde dua için kaldırın ; zirâ namaz vakitleri saatlerin en hayırlısıdır

Bu vakitlerde Hak Teala has kullarına rahmet nazarıyla bakar.

O’na münacaat edenlere cevab verir. O’nu çağıranlara (lebbeyk) der.

Dua edenlerin duasını kabûl eyler.

Ey insanlar!

Sizin canlarınız, yaptığınız amellerin rehinidir. O hâlde Allah’tan (cc) tövbe-istiğfâr dileyerek canınızı rehinden kurtarın. Omuzlarınız, günâhlarınızın ağır yükü altındadır ; secdelerinizi uzun tutarak o yükü hafifletin. Bilin ki Allah bu ayda namaz kılanlara, secde edenlere azap etmeyeceğine ve Kıyamet Günü onları cehennem ateşiyle korkutmayacağına izzet ve celâline yemin etmiştir.

Ey insanlar!

İçinizden kim bu ayda oruçlu bir mü’mine iftar verirse, Allah (cc) katında köle azâd etmiş kadar sevâb alacak ve geçmiş günâhları bağışlanmış olacaktır.

(Burada ashâb-ı kirâm’dan bazıları “Ya Rasûlullâh, hepimiz iftâr yaptırma imkânına kadir değiliz” dediler. Efendimiz buyurdular ki;)

Bir hurmanın yarısıyla, yahut bir yudum suyla da olsa, oruç tutanlara iftar vererek cehennem ateşinden sakının. Gerçekten bundan fazlasına kadir olmayıp böyle yapana Hak Teala aynı sevâbı verir.

Ey insanlar!

Bu ayda her kim, huyunu güzelleştirirse, ayakların titrediği o haşmetli günde Sırat’tan kolay geçer. Her kim ; bu ayda şerrini insanlardan uzak tutarsa, Allah (cc) kıyamette azâbını ondan uzak tutar. Her kim, bu ayda babasız öksüzlere şefkat gösterirse, Allah kıyâmette ona merhamet gösterir. Her kim, bu ayda kendi akrabâsına olan irtibâtı sağlamlaştırır, onlara ihsânda bulunursa, Allah kıyâmette onu kendi rahmetine kavuşturur. Her kim, bu ayda akrabâsına yardımı keserse, Allah (cc) kıyâmette ondan rahmetini keser. Her kim, bu ayda nafile (extra) namazlar kılar ve nafile ibâdetler yaparsa Allah ona diğer aylarda yapılan farz ibâdet sevâbını verir. Her kim, bu ayda çok selavat-ı şerife gönderirse, amel terâzilerinin hafif geldiği günde Allah onun amel terâzisini ağırlaştırır. Her kim, bu ayda Kur’ân-ı Kerim’den bir âyet okursa, diğer aylarda Kur’ân’ı hatmedenlerin baştan sona okuyup bitirenlerin sevâbına erişir.

Ey insanlar!

Bu ayda cennet kapıları açıktır. Rabbinizden dileyin de, yüzünüze kapanmasın.

Ve cehennem kapıları bu ayda kapalıdır. Rabbimizden dileyin de yüzünüze açılmasın. Şeytanların azgınları bu ayda zincire vurulmuştur ; Allah’tan isteyin de, sizlere musallat etmesin.

Âmin!

30 Haziran 2012 Cumartesi

Ey kerem ve ihsan etmeyi adet edinmiş Padişahım! Sana güçlükmü var.

Lûtfuna îstidadım yoksa..îstidat sahibi et beni.
Ey kerem ve îhsan etmeyi âdet edinmiş Padişahım ..! Sana güçlük mü var.

Şeyh Galip Dede (k.s)

23 Haziran 2012 Cumartesi

Din ,Kur'an'a uymak ve edepli olmaktır

Defle ,kanunla,oyunla dindarlık olmaz
Din ,Kur'an'a uymak ve edepli olmaktır

İbn Arabi ks. Fütuhat.17/45

Çünkü ben sırf kulum !

...Ben kendimi bana bir varlığı veya bir hadiseyi bildirsin diye Hakkın mertebesine bağlamadım.Sadece razı olduğu işlerde kullanıp kendinden uzaklaştıracak işlerde kullanmasın diye kendimi Hakkın katına bağladım.Diledim ki,Allah bana herhangi bir tâbinin daha üstüne sahip olmadığı bir makamı tahsis etsin.Allah beni makamımda bütün âlemle ortak kılsa bile ,bundan da müteessir olmam.Çünkü ben sırf kulum ! Allah'ın kullarının üzerine çıkmayı arzulamam.Allah gönlüme tüm alemin en yüce mertebede bir makamda bulunmasından memnuniyet duygusu yerleştirmiştir.Bununla birlikte Allah bana -akla bile gelmeyen-işin sonunu (hatimeti emr,velilik işinin sonu)bana tahsis etti.Bu nedenle Allah'a şükrettim.Allah bana şükre hakkını verme imkânı bahşetmiş olsa bile yine de şükrünü yerine getirmekten acizim.

İbn Arabi ks. Fütuhat.13/54

20 Haziran 2012 Çarşamba

'..ben gamlıyım, sense balarısısın..'

Bana, hadi, söyle; ben gamlıyım, sense balarısısın; söyle de kanın bal olsun, mumun nur kesilsin der.
Can bahçesinin arıları yüzünden Dünya balla, mumla doldu; şu düğünün ehliysen baldan, mumdan kaçmazsın elbet.
Yabancının bağından bal... toplama; balın bozulur; yabancı arılara bakma; o düşmandır, sense çırçıplaksın.

♥ HZ. MEVLÂNÂ (K.S) ♥ - DÎVÂN-I KEBÎR

6 Mayıs 2012 Pazar

Allah seni yükselttikçe sen, küçül. Riyaset peşinde olma. Riyaset, kıyamette hüsran ve nedamettir. Riyasete ehl olan, riyaset peşinde dolaşmayandır.


Aziz kardeşim. Büyüklenme. Ve böyle bir sevdaya düşme. Parmakla gösterilmeğe heves etme. Seni kimse tanımazsa tanımasın. Allah'ın seni bilmesi kâfi.Eğer, halk içinde bir mevki sahibi olmuş isen, bu Allah'ın bir lütfudur. Sana yakışan tevazu'dur. Herkes gibi sen de topraktan yaratıldın. O toprak senin anan'dır. Anasına karşı kibirlenen âsi olur.Anaya, babaya isyan haram'dır. Allah seni yükselttikçe sen, küçül. Riyaset peşinde olma. Riyaset, kıyamette hüsran ve nedamettir. Riyasete ehl olan, riyaset peşinde dolaşmayandır. Mevki icabı eğer, çok hürmet görüyor ve çok hizmet ediyorlarsa, sen de Rabbine tevazu et. Ya Rab, bu hürmetler hep mevki ve rütbeyedir beni mağrur etme diye yalvar. Bil ki azlolunduğun gün, hiç birisi kalmaz. Muhyiddin Ibn al-‘Arabî(r.a.)

26 Nisan 2012 Perşembe

Kulun söylediği her kelimeden Allah bir melek yaratır.

"Kulun söylediği her kelimeden Allah bir melek yaratır. Kelime iyi ise , yaratılan şey rahmet meleği iken, kötülük ise intikam meleği yaratılır. Allah' a tövbe eder ve tövbesini söylerse, o sözden bir rahmet meleği yaratılır.

Tövbe genel ise , Allah Teala o kul adına kötü sözlerinden yaratılmış meleğe bir elbise giydirir. Allah ona merhamet elbisesi giydirir ve onun tövbe lafzından yaratılmış meleğe eşlik etmesini sağlar. Çünkü kul, ' seni memnun etmeyen her işten sana döndüm ' dediğinde, bu iyilikten kötülüğün toplamı olan bütün bir iyilik gerçekleşir."

Fütuhat-ı Mekkiyye Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

14 Nisan 2012 Cumartesi

Biz ne Firavunuz, ne de Nemrut!
Zindandan adam çıkarmaya geldik bu dünyaya biz !
Yoksa bu taş toprak aleminde işimiz ne bizim ?
Ortada zavallıların faydaları olmasaydı, bu taş toprak yurdunda bir an bile durmazdık ki !
İnsanlara faydam dokunsun diye kaldım bu dünya zindanında ben !
Yoksa zindan nerde, ben nerde ..
Kimin malını çalmışım ben ?

Mevlana Muhammed Celaleddin Rumi (k.s.)

Bayezid-i Bistami'nin yanına seyâhate çıkmadan evvel bir yakını geldi ve sordu

Bayezid-i Bistami'nin yanına seyâhate çıkmadan evvel bir yakını geldi ve sordu,

"Bana tavsiyede bulunur musunuz?" dedi. O da; "Üç şey ile sana tavsiyede bulunurum:

* Yolculukta kötü huylunun biri sana arkadaşlık ederse, onun kötülüğünü kendi güzel ahlâk dairene sok da şekillendirmeye çalış. Böylece işin ve yolculuğun selâmetle netîcelensin.

* Biri sana iyilikte bulunursa, devamlı sûrette Allahü teâlâya şükret. Çünkü o adamın kalbini sana çeviren Cenâb-ı Hak'tır.

* Bir belâ sana dokunacak olursa, o belânın üzerinden kalkması için süratle Allahü teâlâya dön ve netîceyi sabırla bekle. Ümidin kırılmasın, îtimâdın sarsılmasın. Çünkü gelen belânın altında ne gibi hayırların yattığını o anda idrak edemezsin." dedi.

Selam Olsun.

Biri çıplak iken, sen istediğin gibi giyinme!

"Ey Padişah, ey gözümüzün nuru, bizim nerelere sevk edildiğimizi ve ne korkunç işler gördüğümüzü sakın unutma! Emrinde bulunanlardan biri aç iken, asla bir gece bile tok uyuma! Biri çıplak iken, sen istediğin gibi giyinme! Şöyle vasiyet ederler: Benden bir kelime kabul et, bu; "La ilâhe illallah"dır. Bunu daima dilinde tut, yalnız kaldığın zaman söylemeyi asla unutma. Asıl iman, bunu söylemekle istikrara kavuşur. Buyruldu ki: "İman, suyunu tâatdan alır. Kökü adalet ile devamı Hakkı zikretmek ile kaimdir." Bunların hepsini yapıp ahiret azabından kurtulursan da, kıyamette sualden kurtulamazsın. Mevlana Celaleddin Rumi (r.a.)

Ne mutlu o kişiye ki, sözde sır sahibidir.

• Söz, söz söylemeyi bilen, sözün kudretini anlayan kişinin yanında büyüktür. Söz çok değerli bir şeydir. Çünkü söz, gökten inmiştir. • Eğer iyi bir söz söylemezsen, bin söz söylesen onlar söz sayılmaz. Fakat iyi ve yerinde söz söylersen, bir tek sözün binlerce söz kadar değeri vardır. • Söz perdesini kaldırsan da, söz ortaya çıksa, görünse, o zaman görür ve anlarsın ki, söz, Allah'ın san'atıdır. • Söz, yüzünü gösterse, herkes ona gıpta eder. Bundan dolayı o, yüzünü gizIer, kendini göstermez. Ne mutlu o kişiye ki, sözde sır sahibidir. Aklına geleni söylemez, sözün nereye varacağını bilir. • Arştan yere kadar, zerre zerre her şey konuşmaktadır. Yeryüzü de, anlayışta tıpkı arşa benzer. Hz. MevlanaCelaleddin Rumi(k.s) (Divan-ı Kebir/c. II, 938)

7 Nisan 2012 Cumartesi

Ey bakanın baktığı (Mehdi)! Ey el-Melik ve el-Kadir'in onun zuhur etmesiyle yakaladığı! Ey Allah'ın velisi!

Ey bakanın baktığı (Mehdi)! Ey el-Melik ve el-Kadir'in onun zuhur etmesiyle yakaladığı! Ey Allah'ın velisi! Ey el-Melik ve el-Kahır'ın halifesi! Sulplerden ve rahimlerden süzüldün ve bu hükümleri değiştirmekle memur oldun. Gökler, yeryüzü ve içindekiler senin gelişini bekler. Varlık senin gelişini (zuhur etmeni) özler. Şu var ki ben (İbn Arabi), onun veli, halife, imam ve rehber olduğuna inanıyorum; gafil kimseler gibi onda sapkınlığa varmıyoruz, büyüklük taslayanlar gibi onu inkar da etmiyoruz. Allah'ım sana inanarak ve peygamberini tasdik ederek, yaşarken onu bekleriz. Şayet bize onu görmek nimetini verirsen, uymak ödülünden de mahrum bırakma, yardımcılarının ve sevenlerinin arasına bizleri de yaz ! (Amin) Muhyiddin ibn Arabi (K.S)

O'nun dertlisi olmak ne hoştur!

Ey gönül, bir sen varsın, bir de O'nun derdi var. O'nun dertlisi olmak ne hoştur! O'nun derdi senin dermanındır. Bu sebeple, o'nun verdiği ıztırabi çek, sakın şikâyet etme. O'nun takdiri, onun fermanı, budur. Maddi arzulanın ayak altına alırsan, o zaman, nefsin köpeğini öldürürsün ki asıl kurban da budur. Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s )

Hakikat

Varlıkta zahir olmuş her hakikatin mutlaka karşısına benzer bir dava –iddia– ile çıkılır. O hakikate mutlaka kendisinden olmayan şeyler katılır (tahrif). Ve o hakikat mutlaka yalanlamaya maruz kalır. Bütün bunlar, bu hakikate sahip olup onu tercih etmenin faziletinin ve o hakikatin gerçekliğinin ona karşı çıkanların yok olmasıyla ortaya çıkması içindir. Bunun üzerine Allah şeytanın karıştırdığı şüpheyi giderir. Sonra da Allah, âyetlerini tahkim eder (güçlendirir). Allah Alîm'dir (herşeyi bilir), Hakîmdir (Hikmet sahibidir) (Hacc, 52) Ahmed Zerruk (k.s.)

"Ey Allah'ım! Benim için senin aşkın bütün bunların hepsinden daha değerlidir."

Allah'ım! Bitmez, tükenmez cömertliğinle bana hesapsız mülkler versen, ne kadar gizli hazinelerin varsa onları önüme koysan, ben candan secde ederek vüzümü yerlere korum da derim ki: "Ey Allah'ım! Benim için senin aşkın bütün bunların hepsinden daha değerlidir." ♥ HZ.MEVLÂNÂ (K.S) ♥

Gönül!

Gönül! Gönüllerden haberi olan kimsenin yanında otur, dallarından taze güller açan ağacın altında otur. Bu attarlar çarşısında işsizler gibi dolaşıp durma. Şeker satanın dükkanında otur. ♥ HZ. MEVLÂNÂ (K.S) ♥ - DÎVÂN-I KEBÎR

4 Nisan 2012 Çarşamba

'Subhane Halukun Nur'

Ka’bü’l-Ahbâr (r.a.) Hz. Ömer’in huzurunda şöyle anlattı: “Ey Emîrulmü’minîn, geçmiş peygamberlerin kitablarında okuduğum en acayip şeyi sana haber vereyim. Bir peçeli baykuş, Süleyman aleyhisselâmın yanına geldi, selâm verdi. Hz. Süleyman selâmını aldı. Sonra aralarında şöyle konuşma geçti: “Ey baykuş, neden topraktan bitenlerden yemezsin?” “Hz. Âdem topraktan biten şey (buğday) sebebiyle cennetten çıkarıldı.” dedi. “Niçin su içmezsin?” diye sordu; “Çünkü Nûh aleyhisselâmın kavmi suda boğuldu.” dedi. “Neden îmar edilmiş mâmur yeri terk edip harabeleri mesken tutarsın.?” “Harabeler Hz. Allah’ın mirasıdır, ben de Hz. Allah’ın mîrâsında otururum. “Harabe üstüne konduğunda ne dersin?” “Burada yiyip içerek geçinenler hani nerededir?” derim. “Ya îmar edilmiş yer üzerinden geçsen ne dersin?” “Yazık Âdemoğluna ki önünde nice güçlükler varken nasıl rahat uyumaktadır?” derim. “Gündüzleri niçin çıkmazsın?” “Âdemoğlunun kendisine ettiği zulmün çokluğundan…” dedi. “Öterken ne dersin?” “Ey gafil, âhiret yolculuğun için azık hazırla! derim ve ‘Subhane hâlikun Nur” diye zikrederim.” dedi. Bunun üzerine Hz. Süleyman (a.s.) şöyle buyurdu: “Kuşlar içinde insanoğluna bu kadar güzel nasihat eden ve bundan daha şefkatli olanı yoktur. Câhillerin ondan nefret etmeleri, onu uğursuz saymaları ne acayip şeydir..”

Şayet Allahtan korkan gençleriniz..

Şayet Allahtan korkan gençleriniz, ciğeri yaş hayvanlarınız, beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belalar üzerinize sel gibi yağacaktı. "Hazreti Muhammed" ALEYHİ SALATÛ'VES'SELAM..

Eğer aldanmaktan kurtulur ve insaf ile düşünürsen sabah akşam dünyalık peşinde olduğunu kolaylıkla anlarsın

Eğer aldanmaktan kurtulur ve insaf ile düşünürsen sabah akşam dünyalık peşinde olduğunu kolaylıkla anlarsın.Durum böyle iken hala O'nun ümmetinden olmak ümidindesin.Çok uzak bir ihtimal çok soğuk bir tamadır.'Öyle ya biz mülümanları o günahkarlar gibi yapar mıyız hiç?Size ne oluyor nasıl böyle hükmediyorsunuz.'(Kalem 35.36) İmam Gazali

Sensiz görüşten, bakıştan hoşlanmıyorum. Zaten ben gönül hastasıyım, hoş değilim!

» Oğlum elimi tut, ben hoş değilim! Ey fidan boylum, ben hoş değilim! Hayır hayır! Elimi bırak, benim hastalığım başka türlü bir hastalık! Benim gönlüm hasta! Ey gönül derdimin devası! Ben hoş değilim! Sen beni bırakıp gittiğinden beri gücüm, kuvvetim, sabrım, takatım gitti. Sen gittin gideli ben hoş değilim! Kollarını aç; kemer gibi bana sarıl! Dikkat et, bu kemer olmadıkça ben hoş değilim! Ey doktor ! Benim kuvvetim yok. Elini nabzıma koy da anla, ben hastayırn, hoş değilim! "Sen gönül hastası değil misin?" diye ne soruyorsun? Dudağının kadehi olmadıkça ister haberim olsun, ister olmasın, ben hoş değilim! Her an gözlerimi kapıyorum. Çünkü sen olmayınca bir şeyi görmek isterniyorum. Sensiz görüşten, bakıştan hoşlanmıyorum. Zaten ben gönül hastasıyım, hoş değilim! HZ MEVLANA DIVAN-I KEBIR (c.IV,1659-)

1 Nisan 2012 Pazar

Düşünce Elçileri

El Bais ismi Allah hakkındaki inançlarına, düşüncelerine göre insanların batınlarına düşünce elçilerini gönderirken onların zahirine nebi, nebilik ve risalet gibi ifadelerle bilinen elçileri gönderir. Akıllı insan Allah hakkında kendi nezdinde bulunan inancı O' nun katından gelen peygamberlerin bildirdikleri vahiy nedeniyle terk eden kimsedir. Peygamberlerin getirdikleri bilgiler fikir elçilerinin insanın batınına getirdiği bilgilerle uyuşursa, bu uyuşma nedeniyle akıllı insan Allah'a şükreder ; peygamberin getirdiği bilgiyle düşünce elçisinin hükmü arasında görüş ayrılığı ortaya çıktığında ise zahirdeki peygambere uymak ve batının peygamberinin belasından ve afetinden uzak kalmak şarttır. Böyle yaparsan Allah'ın izniyle saadete erersin. Bu sözler selim akıl sahibi kabiliyetli herkese yönelik nasihatimdir. " De ki, Rabbim bilgimi artır. " (Taha 20/114) Fütuhat c17,s73 - Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Müşrik Hakkın varlığına iman etmişken O' nun birliğine iman etmemiştir.

Müşrik Hakkın varlığına iman etmişken O' nun birliğine iman etmemiştir. Hakkın varlığı ise Haktır (gerçek). Demek ki müşrik bir açıdan Hakka iman eden kişidir ve bu nedenle de ortağın varlığına iman ettiği sürece batıla imanı saf değildir. Bu durumda müşrikin imanı bölünmüş demektir. Dolayısıyle uluhiyetindeki birliği itibarı ile Hakka iman edenin imanı kadar güçlü olamaz. Allah şöyle der: " Onların çoğu Allah'a iman etmez " (YUSUF-12/106) Halbuki Allah'ın birliğine dememiştir. ' Onlar müşriklerdir '. Fakat şirk gizli ve açık olmak üzere iki kısımdır. Allah'ın birliğine iman eden O' nun varlığına iman eden kimse iken Allah'ın varlığına iman eden herkes birliğine de iman etmiş olmaz. Bu durumda imanın gücü bakımından daha aşağı derecede kalır. Çünkü batıla iman edenin imanı yokluğa dayanır ve bu nedenle hakikat ortaya çıktığında ondan cayar. Hakkın birliğine iman eden ise gerçek bir şeye dayanır ve istinat eder ; dayandığı şey onu destekler ve ondan caymaz. Fütuhat c17,s90 - Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

31 Mart 2012 Cumartesi

Esmail Hüsna Mertebeleri

http://archive.org/stream/IbnArabi-Futuhat-iMekkiyye66.BolumEsma-iHusnaNinMertebeleri/ArabiEsmaMertebeliri#page/n2/mode/1up

25 Mart 2012 Pazar

AŞK 'ın zevk ile, bugün ve yarın ile ne ilgisi var.

Herkes kendi Pir'inden söz açar. Bize, Hazreti Peygamber (S. A. V.) rüyada bir hırka verdi. Fakat bu iki gün sonra eskiyip yırtılacak, külhanlara atılacak veya bulaşık silinecek hırkalardan değildir. Belki sohbet ve yoldaşlık hırkasıdır. Akıllara sığmayan bir sohbet değil, belki dünü, bugünü, yarını olmayan bir sohbet. AŞK 'ın zevk ile, bugün ve yarın ile ne ilgisi var. Şems-i Tebrizi (k.s.)

4 Mart 2012 Pazar

Bu dünyanın altın göründüğüne bakma, yaldızlı bakırdır.

Bu dünyanın altın göründüğüne bakma, yaldızlı bakırdır. Zevklerinin peşi- ne takılıp da kuyuya düşme! Çünkü dünyada bulunan zevkler tamamiyle ödünçtür. Irmakta akan su gibi. Su, ırmağın değildir, menbadan geliyor. Her ne kadar etrafa ırmaktan gidiyorsa da aynı su, yolunu değiştirerek ırmaktan başka yere giderse, ırmak taş gibi kupkuru kalır. Onun gibi.. HZ.SULTAN VELED (K.S.) ♥-REBABNÂME Makale 31/1755

16 Şubat 2012 Perşembe

• Aman, sevgili seni kovsa da ümitsiz olma, bugün seni kovarsa, yarın seni çağırmaz mı sanıyorsun? • Eğer senin yüzüne karşı kapıyı kapasa bile, gitme, orada bekle, sabredersen seni alır baş köşeye oturtur. • Bütün kapıları ve geçitleri kapasa bile, sonunda, sana kimsenin bilmediği gizli bir yol açar. • Görmez misin? Kasap, koyunun başını keser, ama kestiği koyunu bırakmaz. Kestikten sonra onu tutar sürüye sürüye, çeke çeke dükkana götürür. • Koyunun nefesi kalmadığı için, onu kendi nefesi ile şişirir. Artık sen, düşün! Allah'ın nefesi, seni nerelere ulaştırır, nerelere çeker götürür. • Ben bunu bir misal olarak söyledim, yoksa onun keremi bir kimseyi öldürmez, üstelik onu ölümden, öldürülmeden kurtarır. • Süleyman'ın bütün mülkünü bir karıncaya bağışlar, hatta her iki cihanı da verir, hiçbir gönlü kırmaz, incitmez. • Gönlüm, dünyanın etrafında döndü, dolaştı Onun bir eşini, benzerini bulamadı. 0, kime benziyor? Kime benziyor? Kime benziyor? • Sen sus artık! 0 sessiz, sedasız, bu şaraptan herkese tattır, tattır. Mevlana Celaleddin Rumi (k.s.) Divanı Kebir

15 Ocak 2012 Pazar

çünkü senle onun arasında ayağını atabileceğin bir mesafe yoktur

"Ruhun boşlukları olmasaydı manevi yol da olmazdı; çünkü senle onun arasında ayağını atabileceğin bir mesafe yoktur." -İbn Ataullah el-İskenderî (k.s.)

7 Ocak 2012 Cumartesi

Şeriat/marifet

Şeriat'ı ihmal edip önemsemeyen bir çok derviş gördüm ki, bunlar bir süre sonra tarikattan da çıkmışlar ve kendilerinde hakikat nurundan da bir şey kalmamıştır. Ayrıca dervişlerin içerisinde diğer bir gruba da rastladım ki, onlar, uzun süre ehlullah ile sohbet halinde bulundukları halde, bunların gidişatında ve yüzlerinde mahabbet ehlinin , özellikle de, ariflerin güzelliğinden bir eser bulunmamaktadır.
Hiç şüphesiz bunun sebebi ; şeriat'ın usul ve adabına aldırış etmemekten başka bir şey değildir. Üstadımız Yezidi derdi ki : Kim bir cezbe ya da bir mazeret olmaksızın şeriatı terk ederse, o kişi bu gidişle büyük günahlara düşer. Hasılı ben şöyle diyorum : Allah'a yemin olsun ki , hayrı yalnızca bu noktada görmekteyiz ve gerçek kazancın da ancak buradan elde edileceğine inanmaktayız. Allah Teala (C.C.) bizleri, her şeyin hallü fasl edileceği son ve gerçek hüküm gününe kadar bu edeple rızıklandırsın. "
Hikem-i Ataiyye Şerhi / İbn Acibe