17 Mayıs 2010 Pazartesi

“Beni işitir, beni tutar, beni görür.”

Bir kimse Allah'la olur­sa onu kimse ürkütemez. Ne cin tayfası, ne de yırtıcı hayvanlar. Hiç biri o büyük zâtı korkutamaz. Hiçbir yaratık o kişiye dokunamaz.

İlim sahiplerini sıkıştırmayınız. Siz ne ilim sahiplerini, ne Pey­gamber’i, ne de Allah Teâlâ'yı tam mânası ile bilmektesiniz. Siz bunların cahilisiniz. İyi insanları bulunuz. Onlar, Hak Teâlâ'nın bü­tün fiillerine razı olurlar. Onlara yakın ol. Ve hâllerini öğren. Çün­kü bütün selâmet kazaya rıza göstermektedir. Emellerin kısılması da önemlidir. Dünya işlerine pek gönül kaptırmamak iyi olur. Nefsiniz­de bir hastalık sezince, hemen emellerinizi kısaltınız ve ölümü hatır­layınız.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz, bir kudsî hadîsi şöyle anlatır: “Kullara farz kıldığım ibadet yapıldıktan sonra, kullarım bana ne ile en çok yaklaşır, bilir misiniz? Evet, kulum daima bana yaklaşır. Bu yaklaşma, farzla başlar, nafile ile de gelişir. Bana yak­laşınca, onu severim. Her kuvvetini ben veririm. Benimle işitir, be­nimle tutar ve benimle görür.”

Son kısmın şöyle bir tefsiri vardır: “Beni işitir, beni tutar, beni görür.”

Pir Geylani Hazretleri (k.s.)
İlahi Armağan