12 Mayıs 2011 Perşembe

Allah'ın ahlakıdır ve bize de Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmamız istenmiştir.

"Sonra yüce Allah, kendisi için öfkelenmemizi ve gücümüz yetiyorsa, bu bağlamda sabretmememizi emretmiştir. Buna karşılık kendimizle ilgili hususlarda affetmemizi, hoş görmemizi emretmiştir. İşte bu Allah'ın ahlakıdır ve bize de Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmamız istenmiştir."

...Allah seni muvaffak kılsın, bil ki, Allah'a ortak koşmak, mahlukata karşı işlenmiş bir vebal ve başkasına zulmetme kapsamına girer. Çünkü veballer, kanla, malla ve ırzla ilgili olmak üzere çeşitli kısımlara ayrılırlar. Şirk, ırzlarla ilgili sorumlulukların kapsamına girer. Bir tür iftiradır. Bir şey hakkında, onda olmayan bir iddiada bulunmaktır. Yani iftira atmaktır. Bu bakımdan, şirkin, Allah ile kul arasında söz konusu olabilecek bir boyutu yoktur. Bu yüzden büyük günahların en büyüğüdür. Kıyamet koptuğunda, bütün insanlar bir mekanda haşredildikle-rinde, mazlumlar tahammül edilemez korkuları dehşet içinde kalarak bizzat görüp yaşadıklarında, taş, ağaç, hayvan, insan, yıldız ve ruhani varlıklar gibi
Allah'tan başka ilah kabul edilen düzmece tanrılar tahammül ötesi korkuların dehşetiyle donup kaldıklarında şöyle derler: Ey Rabbimiz! Bize iftira eden, bizde olmayan özellikleri bize nispet eden, bizim ilah olduğumuz söyleyip, zarar ve yarar dokundurma 'gücüne sahip
olmayan, hiçbir yetki ve gücü olmayan bizlere tapan kimselerden hakkımızı al. Bizim hakkımızı onlardan al. İşte bu noktada her şey ayrıntılı olarak gözler önüne serilir ve adil hüküm verilir.

Muhyiddin ibn Arabi (r.a.)
Risaleler