16 Haziran 2010 Çarşamba

uluhiyet sırrı

..Alemin tavırlarına ortaklığından dolayı, onlarla birlikte ibadetlerinde büyük toplayıcılığı ikame etme
yükümlülüğüne muhatap olduğun gibi, senin için sabit olan büyük toplayıcı sırdan dolayı,mahlukatma karşı icra ettiği gibi bu sırrı icra etme yükümlülüğüne de muhatapsın. Allah kullarına karşı latiftir, sen de öyle ol. Allah esirgeyen, bağışlayandır, sen de öyle ol. Nitekim
yüce ALLAH, Nebisini (s.a.v) bu şekilde nitelendirmiştir: "bt'l mü'minine reufun rahim / Müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir." (Tevbe, 128) şu halde, perdeyi yırttıktan sonra uluhiyet sırrı senin için daha bereketli sonuçlar doğurur. Ama perdeyi yırtmadan önce bu sır, büyüklük taslayan zorbalarınkine benzer sonuçlar doğurur senin için...

..O halde bizden güçlü ve yetkin kimse, kendisiyle Rabbi arasındaki büyük
genel topluluk sır perdesini yırtıp, kendisinin değil Rabbinin uluhiyetini müşahede eden ve ona kulluk eden kimsedir. Bunu gerçekleştirince alemin en güçlüsü ve en şiddetlisi olur. Çünkü bu en büyük perdeyi kaldırmıştır...

Sözgelişi bir insanın "eğer ona şunu demeseydim, şu olurdu." "eğer ben olmasaydım, çoluk çocuk helak olurdu." demesi bu türden bir iddiadır ve bu, uluhiyet mertebesinin en aşağısıdır. Hatta bu tarikattaki bir Şeyh şöyle demiştir: "Eğer benim himmetim falancaya eşlik etmeseydi,mutlaka helak olurdu." Bu sözlerin tümü uluhiyet sırrı hastalığından kaynaklanan illetler ve
marazlardır. Bu sözleri söyleyenlerin, bu iddiada bulunanların her biri iddiasının oranında ceza görecektir. Ya en büyük cezaya çarptırılır, ya da nasip eksilmesine uğrar. Ama mutlaka ceza görür. Bu yüzden bize göre fena (kendini yok billmek) anlayışı üzere kalmak en yücedir. Bizden
önceki kuşaktan arkadaşlarımız bu hakikatin farkına varamadılar. Ey dostum! Sen bunu
bil!

Muhyiddin ibn Arabi Hazretleri (r.a.)