17 Temmuz 2010 Cumartesi

Allah kişi ile onun kalbi arasına girer

24- Ey inananlar! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resulüne uyun. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.
25- Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz. Biliniz ki, Allah’ın azabı şiddetlidir.(enfal suresi)

“Ey inananlar!” gaybi imanla inananlar! “…uyun…” tezkiye ve arınma ile icabet edin. “Sizi çağırdığı zaman…” kalplerinizi diriltecek hakiki ilme çağırdığı zaman bu çağrıya uyun. Yahut hakiki imanla inanın, size onunla hayat vermek için süluka çağırdığı zaman Allah’a ve Allah’ta süluk çağrısına icabet edin.
Bu anlam, Allah’a icabet etme ile Resule icabet etme aynı olduğu zaman geçerlidir. Fakat Allah’a icabet etme ayrı, Resule icabet etme de ayrı olduğu zaman şöyle bir anlam ortaya çıkar: Batın ve kalbi amellerle Allah’a icabet edin. Zahir ve nefsi amellerle Resule icabet edin. Veya cemde fena bulmakla Allah’a ve tafsil haklarını gözetmekle de Resule itaat edin, Allah’ta Allah ile beka bulmak şeklinde size hayat veren şeyde istikamet üzere olmaya çağırdığı zaman. Bütün bunlar istidadın zevalinden öncedir. Çünkü Allah, istidadını ortadan kaldırmak ve pasın irtikap edilmesiyle perdenin meydana gelmesi suretiyle kişi ile kalbi arasına girer. O halde fırsatı değerlendirin, çağrıya icabet etmeyi geciktirmeyin. Çünkü “siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.” Sıfatından ve zatından, silinmeniz ve fena bulmanız oranında karşılık verecektir. “…bir fitneden sakının…” bir şirkten ve perdeden sakının ki “içinizden sadece…erişmekle kalmaz.” bu fitne sadece “zulmedenlere erişmez.” İstidadı ait olmadığı yerlerde kullanarak izale etmesi ya da eksiltmesi ve onu Hakk’ın dışında kullanması nedeniyle “sadece” zalimlere, zulüm niteliğiyle belirginleşenlere isabet etmez.
“…Erişmekle kalmaz” şeklindeki olumsuz ifadenin anlamı şudur: İsabet ederse, sadece onlara isabet eder… “Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenmez.” (Enam, 164) ayetinde olduğu gibi. Şöyle bir anlamın kastedilmiş olması da ihtimal dahilindedir: Bu fitne sadece onlara isabet etmekle kalmaz, bilakis onlarla birlikte, onlara arkadaşlık etme uğursuzluğuna kapılanları, onlara karışmakla rezilliklerinden etkilenenleri de kaplar. Şu ayette vurgulandığı gibi: “İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu.” (Rum, 41) “Biliniz ki, Allah’ın azabı şiddetlidir.” Kalplerin kazandıkları zülmani/karanlık heyetleri onlara musallat etmekle, onları bu heyetlerle perdelemekle ve bunlarla cezalandırmakla azap verir.

Muhyiddin ibn Arabi Hazretleri(r.a.)
Tevilat