...büyüklere zahmet verme. Elden kaçırdığınızı bulmak için onlara yanaşmayınız. Onların hâline ermeyi aklınıza getirmeyiniz. Elinizde bulunan yaramaz şeyler, sizi onlarla olmaktan uzak kılar. Onlar âdetleri ve resmî hâlleri bıraktılar. Sen onların bıraktığını kaptın. Şüphesiz onlar tarafından bırakıldığı hissini duyan şeyler, kendiliğinden ayrılıp gitmiştir. Çünkü onlarda, yoktan gayri şey kalmayacaktır.
Sen uyuduğunda onlar uyanıktı. Sen bol dünyalık içinde iken onlar oruçlu gezdiler. Sen emniyet içinde iken onlar korkarak ağladılar. Her şeyini saklarken onlar varlarını dağıttılar. Onlar işlerini Hak uğruna yaptılar, sen kullara gösteriş yaptın. Onlar Hakk'ı aradılar, sen başkasını. Onlar işlerini Allah'a ısmarlarken sen tek başına yapmaya kalktın. Hakk'a cephe aldın. Onlar dillerine sahip oldular; Hakk'ı kullara kesmediler. Sen onların yapmadığını neden yaptın? Acılara sabırla karşı koydular, tatlı oldu. Kudret bıçağı onları kesti, ama aldırmadılar. Etleri doğranırken hiç bir üzüntü duymadılar. Çünkü yapanı biliyorlardı. O'nun uğruna varlığını harcayan, yaptığı ufak darlığa dayanamaz mı? Halk, o büyüklerin dilinden emindir. Onlardan hiç bir kula eziyet gelmez.
Büyük insanlar, karıncayı dahi incitmezler. Bu sözü o büyüklerden biri demiştir. Çünkü o karınca ufacık hâli ile çalışmaya bakar. Büyük insan, o karıncanın halkla iyi geçim ettiğini görür. Kendi aralarında yine hoş geçim üzere olduklarını görür. Hâli böyle büyük olan küçük mahlûka eziyet edilebilir mi hiç?
Büyük insanlar her şeyle iyi geçinirler. Bu yüzden Hak yakınlığına ererler, hoş olurlar. Öbür âleme göçünce, cennetin güzel nimetlerini görürler. Allah Teâlâ'nın kelâm sıfatının tecellisini orada seyrederler. O'nun zâtına varır, verdiği armağanı kabul ederler.
Abdulkadir Geylani Efendimiz(r.a.)