17 Kasım 2009 Salı

Ben senin emrine kul olmuş bir zavallıyım

Ben ölü idim, dirildim; ağlardım, güldüm. Aşkın devleti geldi, ben ebedî devlet oldum.

Benim tok gözüm vardır, cesaretli canım vardır, arslan yüreği gibi bir yüreğim var. Ben parlak Zühre yıldızı oldum.

Dedi ki: "Sen divane değilsin. Bu eve layık değilsin." Ben de gittim divane olup zinciriyle bağlandım.

Dedi ki: "Sen sermest değilsin, git!" Ben de gittim sermest olup neşe ile doldum.

Dedi ki: "Sen öldürülmemişsin, neşe ve müzik ilgin yok!" Can bağışlayan yüzüne karşı şehid oldum.

Dedi ki: "Sen zeki bir kişisin, hayal ve şüphenin sarhoşusun." Ben hemen abdallaştım, hayal ve şüpheden sıyrıldım.

Dedi ki: "Sen mum oldun, meclisin kıblesi oldun." Ben mum değilim!" dedim, yandım, yakıldım, duman oldum.

Dedi ki: "Sen şeyhsin, önde gidenlerdensin, yol gösterensin." "Hayır! Ben şeyh değilim!" dedim. "Önde gidenlerden de değilim. Kimseye de yol gösterdiğim yok. Ben senin emrine kul olmuş bir zavallıyım."

Sen güneşin kaynağısın, ben söğüt ağacının gölgesi düşen yerim. Sen benim başucuma gelince, alçalır, erir, yok olur giderim.

Gönlüm canın parıltısını buldu. Dünyanın nuruna nail oldu. Gönlüm yeni bir atlas buldu da bu hırkaya düşman kesildi.

HZ.MEVLÂNÂ (K.S) - DİVAN-I KEBİR (c. III, 1393)