10 Kasım 2009 Salı

Ellerin terbiyeli olsun.(s.a.v)

Ey evlat! Uyan, başkası dürtmeden kendiliğinden uyan. Acıyı görmeden gözlerini aç. Din sahibi ol. Dindar kişilerle bulun. İnsan olan onlardır. Akıllı onlara denir. İnsanların en üstünü ve aklı toplu olanı, Allah'a uyandır; en cahili ve aklı perişan olanı ise, O'na isyan bayrağı çekendir. Bunu böylece bilesin.
Nebi (s.a.v) şöyle buyurur:
“Ellerin terbiyeli olsun.”
Bunun ince ve derin manası vardır. Anlayan anlar. Biz de şöyle anlatırız: Gün olur, derde düşersin. Kendini dilenciliğe verme, çalış. Zenginliği görürsün.
Bir de şöyle anlatılabilir: Erenlere kavuştuğunda önlerinde tazimle dur. Onlara saygı göster. Kalbinden bir şey isteme. Elini onlara ihtiyaç kastı ile açma. Onlar sana gerekeni bilirler, verirler. Kalbini bozarsan münafık olursun. Elini uzatırsan, ihlâs sahibi olmadığın sezilir.
Gösteriş meraklısısın, içinde hayır yoktur. Ancak Allah rızası için yaparsan eline hayır geçer. Yaptığın işin dışına kimse önem vermez. Nefsini bir yana atar, heva ve şeytanı perişan edersen adam olursun. Yaptığın hayır işlerde dünya gelirini görmezsen işlerin makbul olur.
Çalış, işlerini temiz tut. Yaptığın işi görme. Her işte, yapanı değil, yaptıranı görmeye çalış. İçini düzelt. Kalbinde, ne varsa, ona verebilirsin. Ne olursa olsun niyetinden başka bulamazsın. İnsanları isteyerek yapılan işin sonu Hakk'a varmaz.
Yazık oluyor sana, işin halk için! Nasıl onunla Hakk'a varmayı diliyorsun? Bu sadece içinde bir heves bırakır. Ötesi boş olur.

* *

Nene böbürleniyorsun? Bir adım atmaya gücün yeter mi acaba? Böbürlenmeyi terk et. Pek de şen olma. Şenliği azalt, hüznü çoğalt. Senin için bu daha iyi olur. Dünya bir zindan gibidir. Öbür âleme nispetle buranın ne önemi olur. Hapiste yaşayanın sevinci ne kadar sürer? Sevindikçe kederi çoğalır.
Peygamber (s.a.v) Efendimiz çok düşünürdü. Daimî tefekkür hâlinde idi. Az sevinirdi. Gülerken ancak ön dişleri açılırdı. Onun üzüntülü zamanı sevinçli zamanından daha çoktu. Sen, onun ümmeti değil misin? Onun gibi ol! Az gül. Ancak karşındaki zatın kalbini hoş etmek için tebessüm et. Peygamber (s.a.v) Efendimiz de öyle ederdi. Kalbi o kadar hüzünlü ve Hak’la o kadar meşguldü ki, Ashâb-ı Kirâm olmasa, dışarıda yapılması zorunlu bazı şeyleri olmasa, evinden dışarı çıkmazdı. Kimsenin yanına varmaz, halktan hiç kimse ile konuşmazdı.

Geylani Hazretleri
(k.s. )