18 Kasım 2009 Çarşamba

Doğruluk..

Hazreti Peygamberin çağında doğruluğa pek düşkün bir adam vardı. Sahabe, bu adamın doğruluğundan ve doğru sözlülüğünden, Peygamberin de onu korumasından dolayı incinirlerdi, ama ona bir şey diyemezlerdi. Ancak çok içerlemişlerdi.
Hatırlarından, Hazreti Peygamber, dünyadan göçtükten sonra ondan öç alalım, diye geçiyordu. Adam, Hazreti Peygamberin dünyadan göçtüğü günlerden sonra da böylece doğru sözlülükte devam etti. Artık dayanamadılar, «Ona bir darbe vuralım,» dediler; «Olmazsa şehirden sürelim,» dediler. Adamcağızı şehirden dışarı atarken, bu gürültülerin sesi bir kadının kulağına kadar gelmiş; dam üstüne koşarak sahabeye çıkışmaya başlamıştı. «Bu adam azizlerdendir, Peygamberin yanında sevilmiş bir kişiydi. Onun yüce ruhundan utanmaz mısınız ki, bunu şehirden sürgün ediyorsunuz,» diye bağırıyor, onlarla kavga ediyordu. Adam yüzünü yukarı çevirdi, kadına hakarete başladı: «Sen niçin kendi kendine bunlara çatıyorsun. Allah'ın lanetini hem kendine hem de bunların üzerine çekiyorsun!» Kadın kendi kendine, «Evet» dedi, «Peygamberin dostları yersiz iş yapmazlar, şehirden sürülmeye lâyık olmayanı da dışarı atmazlar. Hazreti Peygamber, 'Ümmetim sapkınlık üzerine fikir ve söz birliği etmezler,' buyurmuştur. İyi yapıyorsunuz. Allah yardımcınız olsun,» dedi. Doğru sözlü adam bunun üzerine, «Evet, onlar iyi ediyorlar, sen fena etme!» dedi.

Makalat-ı ŞEMS