14 Kasım 2009 Cumartesi

O halde sen Rabb’ın kulu ol, Onun kulunun Rabb’ı olmaya bakma..

Kulluk

Tek bir Rahman olan Allah için, her durakta surete dair gizli ve aşikar şeyler vardır.
Eğer bu Hak’tır dersen sözün gerçektir.
Eğer başka hükme varırsan, (batından zahire) geçmiş olursun.
Allah’ın hükmü bir durakta bulunup, diğerinde bulunmamak değildir.
Fakat O Hak ile halka sefer eder.
Gözlerde parladığı vakit, akıl onu üzerinde sebat ettiği, kendi delili ile reddeder.
Halbuki gerçek görüşlü olanlar, Hakk’ı hem manevi tecelliler suretinde, hem de hayal denilen şeyde kabul edenler.

* * * *

Bir vakit olur ki, Kul şüphesiz Rab olur.
Başka bir vakitte de, iftirasız kulluk ve derekesine iner.(*)
Kul kulluk derekesine inerse, Hak ile genişler.
Rab olursa yaşayışı daralır.
Kul oluşundan dolayı, nefsinin aynını görür, Dilekleri şüphesiz Hak’tan genişler.
Rab oluşundan dolayı da, Mülk ve Melekut alemlerindeki bütün mahlukların, kendisinden bir şey istediklerini görür.
Halbuki onların, dilediklerini yerine getirmekten zatıyla acizdir.
Bundan dolayı bazı arifler, bu yüzden ağlarlar.
O halde sen Rabb’ın kulu ol, Onun kulunun Rabb’ı olmaya bakma; sonra bu ilgi sebebiyle, ateşe ve erimeye mahkum olursun...

(*) Mevlana ise bunu şöyle dile getirir: "Demir nasıl ateşe girince ondan farksız olur ve ben ateşim derse, İlahi tecelliye uğrayan kul da, kendi benliğinden geçmiş olduğu halde, "Ben Hakk’ım" der." (Fusus'ül-Hikem'den.)


ibn arabi hazretleri
(k.s.)