18 Nisan 2011 Pazartesi

Cömertlik

HZ.ALi'nin ağabeyi Cafer b. Ebu Talib'in oğlu Abdullah, sıcak bir günde, bir
kabilenin hurmalığına inmişti.
Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti üç parça
ekmek geldiğini gördü. Adam ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki,
birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi.
Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal yedi. Köle
ekmeğin ikinci parçasını da attı. Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü.
Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe verdi. Kalkıp, yeniden işine
dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah, yaklaşıp sordu:
"Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı?"
Köle sıkılarak cevap verdi:
"Işte bu üç parça ekmek."
"O halde neden kendine hiç ayırmadın?"
"Baktım ki, hayvan çok aç. O halde bırakmak istemedim."
"Peki sen ne yiyeceksin şimdi?"
"Oruç tutacağım."
Bunun üzerine, Abdullah b. Cafer, köleden sahibini, evinin nerede
olduğunu sordu. Sonra da gidip adamdan bu hurmalığı içindeki köleyle
birlikte satın aldı.
Sonra döndü, köleye bu tarlayı ve onu sahibinden satın aldığını söyledi ve
ekledi:
"Seni azad ediyorum. Bu hurmalığı da sana hediye ediyorum."
Cömertliğiyle meşhur Abdullah b. Cafer, kendisinden daha cömert birini
tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, bu olayı anlatır ve:
"Ama o köpeğe topu topu üç parça ekmek vermiş; sense ona koskoca bir
hurmalığı ve hürriyetini vermişsin" dediklerinde, şu karşılığı verirdi: "Ama
o elindeki herşeyi verdi; ben ise elimdekinin bir kısmını..."