24 Mart 2011 Perşembe

Sen bir an bile kendisinde olmayana ne dersin?

Varlık tahtasını yıkadım, temizledim. Varlıktan, benlikten kurtuldum. Benim artık dünya ile bir ilgim kalmadı. Nasıl olduğu bilinemeyen, anlaşılamayan büyük yaratıcı ile aramızdaki perdeyi de yırttım, attım. Artık bu hususa kafamı yormayacağım, düşüncelere dalmayacağım.
0 eşsiz kutsal varlık, beni lütuf sütü ile besledi, yetiştirdi. Ayıplanma kınanma taşı nasıl olur da bana ulaşabilir? Bende gamın yaprağı bile yok.
Ben yokluğa öyle dalmışım ki sevgilim: "Bir an için olsun gel, otur!" deyip duruyor da, ben ona bile aldırmıyorum.
Hani bir an var ya, Adem(a.s.)'ı bir anda varlık alemine getirdi. O andan da usanmışım, benim onunla da ilgim yok!
Sen bir an bile kendisinde olmayana ne dersin? Binlerce defa başıma vuruyor, başımı eziyor da ona bile aldırmıyorum.

HZ MEVLANA Celaleddin Rumi(r.a.)
DIVAN-I KEBIR (c. III, 1443)