1 Mart 2011 Salı

Allah kulu için müteselsil sebepler belirlemiş

... Allah kulu için müteselsil sebepler belirlemiş ve en sonunda kendisine şöyle demiştir : " Senin sebebin Benim ! Bana itimat ve tevekkül et. " Bir ayette " Allah a tevekkül edin, mümin iseniz " buyurulur. Öyleyse ' adam ' sebepleri kabul edendir. Çünkü sebepleri reddeden bir insan, Allah' ı bilemeyeceği gibi kendisini de bilemez. Halbuki Hz. Peygamber " Kendini bilen, Rabbini bilir " buyurur. Fakat burada " Rabbinin zatını bilir " demedi. Çünkü rabbin zatı kayıtsız anlamda, alemden müstağnidir. Sınırlı olan Mutlak' ı nasıl bilebilir ki ? Rab hiç kuşkusuz merbubu talep eder ve böylelikle onda ' sınırlılık ' kokusu bulunur. Bu sayede yaratılmış rabbini bilir. Bunun için Allah peygambere Allah' tan başka ' ilah olmadığını ' bilmesini emretti. Bu ifade ' ilah ' olması yönünden söylenmiştir. Çünkü ilah, meluhu talep eder. Hakkın zatı ise tamlama ve izafetten müstağnidir ve dolayısıyle sınırlanmaz.

Öyleyse sebeplerin varlığını kabul etmek, Rabbi bilmenin en sağlam delilidir. Sebepleri reddeden ise, alemden kaldırılması mümkün olmayan bir şeyi kaldırmaya ( çlışmıştır ). Halbuki insanın ( sebepleri kabul etmekle birlikte ) İlk Sebebin bilgisine yükselmeye çalışması gerekir. İlk Sebep, bütün sebepleri yaratan ve onları aleme yerleştirendir. İşaret ettiğimiz konuda bilgisi olmayan, Hak' kın öğrettiği edebe göre, Rabbinin bilgisine ulaştıran yolu nasıl yürüyeceğini bilemez. Çünkü sebepleri reddeden Allah' a karşı saygısızlık yapmış demektir. Allah' ın görevlendirdiği bir valiyi azletmeye kalkan, ( Allah' a karşı ) saygısızlık yapmış ve valiyi azletme ( iddiasında ) yalancı olmuştur. Bakınız ! Sebepleri örten ( inkar eden ) ve onları terk etmeyi savunan kimse, ne kadar da cahildir ! Hakkın onayladığı bir şeyi terk eden, kul değil ... tartışan ; alim değil, bilgisizdir. Dostum ! Gafil ve cahillerden olmamanı tavsiye ederim...

Fütuhat-ı Mekkiyye
Muhyiddin İbn Arabi(r.a.)