Peygamberimiz şöyle buyurur: “Allah'ı görür gibi kork. O'nu görmesen de O seni görür.” Ayık olan kişiler Hakk'ın tecellisini kalpleri ile görürler. Bu görüş ile dağınık hâlleri toplanır, birleşir ve tek şey olur. O büyük tecellinin sahibi ile aralarında perde kalmaz, kalkar. Dış yapıları yıkılır, iç âlem kalır. Ayrılıklar kesilir, putlar temizlenir. Ve nihayet onlar için Hakk'ın gayri kalmaz. Bu anlatılan hâl, onlar için tam olmayınca hareket etmez, ferah duymazlar. Bu hâl ki tamam oldu, onlar için iç bitmiş sayılır.
Onların ilk kurtulduğu şey, dünya ve onun köleliğidir. Daha sonra bilcümle masivâ... Hakk'ın gayri sayılan her şey masivâdır.
Hakla aralarında geçen cümle işlerinde iptilâ üzere olurlar. Bununla Hak Teâlâ onları tecrübe eder; nice iş tuttuklarını seyreder.
Bir insanın iç varlığı şahtır, kalp ise onun veziri... Nefis, dil ve diğer duygular ise, onların hizmetçisi...
Kalbin susuzluğunu sır giderir. Mutmainne olan nefis ise, kalpten suyunu alır. Dil ise nefis yolundan sulanır. Arkada kalan duygular ise, dilden su ihtiyaçlarını alırlar.
Dil sağlam ise, kalp de sağlamdır. O fasit ise, kalp de öyledir. Bu hâlde dilini takva ile gemlemelisin ve hezeyan cinsi kelâmdan, dilini tutmalısın; tevbe etmelisin. Hele nifak hâlinden... Kalbin iyi olmasını dilemek sureti ile dilin fesahat kazanır. Dolayısıyla kalbin... Dilin sağlam olunca kalbin sağ demektir. Kalp sağlam olunca onun iyilik nuru bütün duyguları sarar.
Bundan sonra konuşmalar, Hak yakınlığını kazananların konuşması gibi olur. O yakınlık hâlinde dil yoktur, dua yoktur, anma yoktur. Dua, zikir, kelâm, uzaklıktadır. Yakınlık hâline gelince orada sükût ve sessizlik vardır. Orada, bir nazar yeter. Geçim için o kâfi...
Allah'ım, bizi, dünyada varlığını kalp gözü ile görenlerden eyle. Âhirette ise baş gözü ile bakanlardan kıl. Amin
Geylani Hazretleri (k.s.)