14 Ekim 2009 Çarşamba

Vah bana!Eyvah-lar olsun! Ömrüm boşa gitti

...
"Kısacası Allah'ın bizimle ilgili hükmünü, kolaylıkla ve boyun eğerek yerine getirmeliyiz.
Bunu yüreğimizde hissetmediğimiz zaman, Allah'ın bizimle ilgili bütün hükümleri ile ilgili
olarak iman hakikatinin kokusunu almamışız demektir. Nitekim muhakkiklerden birinin
başından böyle bir olay geçmiştir. Bu muhakkik şeriata büyük saygı gösterir, her emrine
içinde büyük bir lezzet duyarak uyardı, içten içe mutluluk hissederdi ve bu durumu altmış
sene sürdü. Bir gün annesi: bana su ver, dedi, hemen annesine su getirmek için ko ştu,
ama bu arada annesine su getirdiği için içinde bir ağırlık hissetti. Dedi ki: Vah bana!
Eyvah-lar olsun! Ömrüm boşa gitti. Allah'ın hükmünün bana hafif geldiğini, ondan lezzet
aldığımı sanıyordum. Oysa anneye iyi davranmak Allah'ın emridir. Öyleyse niçin bu iş
bana ağır geldi? Bu da gösteriyor ki, şeriatın hükümlerinden haz almam, nefsimin bunda
bir gayesinin olmasından kaynaklanıyor. Eğer ben hükümle değil, hakimle beraber
olsaydım, anneme su vermek bana ağır gelmeyecekti... "



Şeriatın hükmü karşısında duraksandığı ya da kişi içinde bir sıkıntı hissettiği yahut haz, sevgi ve aşkla çelişen bir durum hissedildiği, bu hükme karşı işaret ettiğimiz durumlardan herhangi biri belirginleştiği oranda senden tasdik olgusu eksilmiş olur. Eğer basiret sahibi ve hakikati sürekli zihninde tutan biriysen, şeriat bilgisini ve şari'derı (kanun koyucudan) varit olan haberleri taklit
düzeyinde tutmazsın.

ibn arabi hazretleri (k.s.)
risaleler