8 Ekim 2009 Perşembe

mektubatı rabbani'den (6.mektup)

..

Şanı büyük mutlak mürşid olan Yüce Hak, üstün teveccüh bereketi ile; bana şu ikramda bulundu: Cezbe ve sülük terbiyesi..
Sonra..
Beni celâl ve cemal sıfatları ile terbiye etti. Şu anda: Celâl cemalin aynı oldu; cemal dahi celâlin aynı oldu.
..

Bu terbiyenin alâmeti: Zata dayalı sevgide tahakkuktur. Anlatılan manada tahakkuk olmadan, bu terbiyenin husulüne yer yoktur.
Zata dayalı sevgi, fena bulma alâmetidir. Fena ise.. Allah-ü Taâlâ'nın zatından başka şeyleri unutmaktır.
İlimler, tam manası ile sine sahasından ayrılmadıkça; cehl-i mutlakla tahakkuk hâsıl olmadıkça, fenadan yana nasip gelmesi imkânsızdır.
Anlatılan manadaki cehil, daimîdir; onun zevaline imkân yoktur. Bazen gelip bazen de giden cinsten değildir.
Bu babda son gaye mana şudur: Bekadan evvel sırf cehalet vardır; bekadan sonra da cehalet ve ilim birleşir. Burada anlatılan cehalet gözünde şuur vardır; hayret gözündeyse.. huzur..
İşbu anlatılan makam: HAKK'el-YAKİN makamıdır; orada ilimden ve aynden sayılan her biri, diğerine perde olamaz. Misali anlatılan cehaletten önce gelen ilim, itibar derecesi dışındadır.
Her nekadar bu makamda ilim varsa da, özdedir; şuhud varsa, o da özdedir; marifet dahi özdedir. Dışarıda göz kaldığı süre; özünde hâsıl olan bir şey yoktur.
Şayet nazar, öze dönük ise., yani: Tamamen.. O zaman uygun olan: Nazarın tamamen dıştan kesilmesidir.
Bu manada Hace Nakşibend Hz. şöyle anlattı:
? Ehlüllah, fenadan ve bekadan sonra ne görürlerse., onu kendi özlerinde görürler. Marifet yollu elde ettikleri her şeye de, kendi özlerinde arif olurlar. Hayretleri dahi, yine kendi özlerinde olur.
Bundan açıkça anlaşılıyor ki: Müşahede, marifet, hayret sadece özdedir; onun dışında bir şey değildir. Bunlardan, yalnız biri özde bulunursa., fenadan yana haz ve nasib yoktur. Onlardan bir kısmı dışarıda olunca,, sonunda gelmesi umulan beka nasıl gelsin?. Fena ve beka işindeki mertebelerin nihayeti budur. Ve bu: Mutlak fena halidir. Mutlak fena ise., diğerlerine göre, daha şümullüdür. Beka durumu dahi, fena hali mikdarına göre olur.

...

Ayıklık haline gelince., avam insanlarda bulunan acz, korku, hüzün, gam, ferahtan yana ne varsa., ayıklık hali sahibinde mevcuttur.
Başlangıçta duadan gaye: Belânın kalkması değildi; ama bu mana gönlüme pek hoş gelmiyordu. Ancak, içinde bulunduğum bir hale mağlûb olmuştum.
Bu arada aklıma gelen şu oldu: Peygamberlerin duaları, yalnız niyetlerinin hâsıl olması yönünde değildir. Allah-ü Taâlâ onlara salâtlar ve selâmlar eylesin.
Son anlatılan hale erdikten sonradır ki: İşin hakiki yüzü meydana çıktı. O zaman bildim ki: Peygamberlerin duaları Yüce Hakka karşı acz, iftikar, korku, inkisar yönlüdür; yalnız ilâhî emir gereği değildir.

...

imam rabbani hazretleri (k.s.)
mektubat, 6. mektuptan bölümler